AVUKATLIK & HUKUKİ DANIŞMANLIK & ARABULUCULUK
AVUKATLIK & HUKUKİ DANIŞMANLIK & ARABULUCULUK

Tasarrufun İptali Davası

Designed by Freepik

İptal davası ve davacılar, İİK m.277: İptal davasından maksat 278, 279 ve 280 inci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler:

      1. Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı,
      2. İflas idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3. fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri.

Tasarrufun İptali Davaları (TİD): Borçlunun malvarlığında yaptığı işlemlerin (satış, bağışlama, devretme, vb.) alacaklıların haklarını ihlal etmesi durumunda açılan davalardır. Tasarruf kelimesinden anlaşılması gereken husus, borçlunun üçüncü kişilerle yapmış olduğu tasarruf işlemleridir. Tasarrufun iptali için icra takibine konu edilmiş alacak, borçlu ve üçüncü kişi arasında yapılmış tasarruf işleminden önce mevcut olmalıdır.

Tasarrufun İptali Davası Amacı: Bu dava ile hedeflenen borçlunun kaçırmak için mal varlığından çıkardığı şeyler üzerinde sanki bunlar borçluya aitmiş gibi cebri icraya devamla alacağını almaktır. Bu tür davalar ayni değil şahsi davalardır.

Tasarrufun iptali davası dava şartları: Aşağıda belirtilen şartlarının varlığı aranmaktadır;

  • Takip konusu alacağın, iptali istenen tasarruftan önce doğmuş olması
  • Takip konusu alacağın gerçek bir alacak olması
  • Borçlu hakkında yapılmış olan icra takibinin ve alacağın kesinleşmiş olması
  • Borçlu hakkında kesin aciz belgesi ya da geçici aciz belgesi (niteliğinde haciz tutanağı) düzenlenmiş olmalı,
  • Tasarrufun iptali davasının süresinde açılmasıdır.

Tasarrufun iptali davasının dinlenebilmesi açısından ön koşul ve özel dava şartı niteliğindeki “tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılması” koşulunun gerçekleşmediği benimsenerek, davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin isabetli olduğu (Y17HD)

Tasarrufun iptali davasında aciz vesikasının sunulması şartının yargılamanın tüm aşamalarında yerine getirebileceğine, dolayısıyla davanın başlangıcında aciz vesikası sunulmasının bir zorunluluk değildir. (Y4HD)

Tasarrufun İptali Davası İptal Sebepleri: Kanunda, temel olarak üç başlık altında düzenlenmiştir;

  • İvazsız Tasarrufların butlanı; Tasarrufun iptali davasında, alacaklılar, borçlunun ivazsız tasarruflarının iptalini talep edebilir. Örneğin, borçlu bir mülkünü bedelsiz olarak birine devretmişse ve bu tasarruf, alacaklıların alacaklarını tahsil etme imkanını zedeliyorsa, alacaklılar bu tasarrufun iptalini talep edebilir. Temel bakış açısı: alacaklı ve borçlu arasındaki menfaat dengesinin sağlanarak, üçüncü kişiden önce alacaklıyı korumaktır. İİK m.278 borçlunun üçüncü kişilere mutat hediyeleri hariç son iki yıl içerisinde yapmış olduğu bağışlamalar veya ivazsız tasarrufları alacaklı lehine geçerli olmak üzere iptale tabi kılmıştır. Borçlunun malvarlığını gizlemek amacıyla bağışlama ve diğer ivazsız tasarruflar haricinde çeşitli sözleşme türleri altında alacaklıdan mal kaçırma olasılığını göz önünde bulunduran kanun koyucu, İİK. m. 278/III’te bağışlama olarak kabul edilecek tasarrufları belirtmiştir. İİK m.278/III’te bağışlama olarak kabul edilen ikinci grup tasarruflar ise malın gerçek değerine göre pek aşağıda bir fiyat karşılığında devrini içeren ve özellikle bilirkişi raporuyla tespit edilen ivazlı tasarruflardır. Yine aynı maddeye göre bağışlama olarak kabul edilen üçüncü grup tasarruflar borçlunun kendisi adına veya üçüncü kişi yararına hayat boyunca irat veya intifa hakkı tesis ettiği sözleşmeler ve ölünceye kadar bakım sözleşmesidir.

İİK’nın 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi, satılan taşınmaz üzerinde, ipotek ve haciz kayıtları varsa, alıcı taşınmazı bu kayıtlarla yükümlü olarak satın almış olacağından, satışın bunların tamamı üzerinden yapıldığının kabulü gerektiği. (Y19HD)

Yargıtay uygulamasına göre, edimler arasında aşırı bir oransızlıktan söz edebilmek için tasarruf konusu malın veya hakkın, satış sözleşmesinde (tapuda, noterde, vs.) gösterilen satış bedeli ile tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında en az bir misli veya daha fazla fark bulunması gerekir. (YHGK)

  • Acizden dolayı butlan; Alacaklılar, borçlunun aciz halindeyken yaptığı tasarrufların iptali için dava açabilir. Bu durumda, borçlunun tasarruflarının, alacaklıların alacaklarını zedeleyecek şekilde yapıldığını ispat etmeleri gerekmektedir. Borçlunun, tasarrufu gerçekleştirdiği sırada alacaklıların alacaklarını bildiği veya bilmesi gerektiği durumlarda, yani kötü niyetli olduğu durumlarda yapılan tasarrufların iptali talep edilebilir. Acizden dolayı iptal sebeplerinden sayılan tasarruflar İİK. m. 279’da dört madde olarak belirtilmiş ve belirli bir süre ile sınırlanmıştır.

Geriye doğru bir yıllık sürenin hesaplanmasında dikkate alınacak haciz, borçluya ait herhangi bir malın haczi olup, adreste yapılan hacizle sınırlı değildir; zira adreste yapılacak haciz, zaten mal bulunamaması hâline münhasır olarak ayrıca sayılmıştır. Varılan noktada yerel mahkemenin geriye doğru bir yıllık sürenin başlangıcı olarak taşınmaz üzerine konulan haczin tarihi olan 26.05.2009 tarihinin esas almasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. (YHGK)

Gerçek bir alacağı bulunan alacaklıya borçlunun bir başkasından olan para alacağını temlik etmesi ticari örfe dayalı geçerli bir ödeme aracıdır. Temlik işlemi de mutad bir ödeme vasıtasıdır. (Y17HD)

  • Alacaklıya Zarar Verme Kastından Dolayı Tasarrufların İptali; Borçlunun yaptığı tasarrufun, alacaklılara zarar verme ve alacaklarını tahsil etme imkanını zedelemesi gerekmektedir. Alacaklılara zarar verme amacıyla yapılan tasarrufun iptalinin istenebilmesi için lehine tasarrufta bulunulan üçüncü kişi borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklılara zarar verme kastı olduğunu bilmeli veya bilmesini gerektiren açık emareler bulunmalıdır. Bu husus her türlü delille veya fiili karineler ile davacı tarafından ispatlanmalıdır. İİK. m. 280 hükmü, m.278 ve 279’a göre genel nitelikte bir hükümdür. İİK m.280’e göre iptal edilen tasarrufun hukuki niteliği önemli değildir. Örneğin borçlu malını m.278’de bahsedilen oranda fahiş bir farkla devretmese dahi m.280’e dayalı olarak şartları sağlaması durumunda tasarrufun iptaline karar verilebilir. Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. İİK m.280 hükmüne dayanılarak açılan iptal davasında tasarruf işleminin gerçekleştiği tarihten beş yıllık süre içerisinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takip gerçekleştirilmiş olmalıdır. Bu süre iptal davasının açılmasına ilişkin İİK m.284’te belirtilen beş yıllık hak düşürücü süreden bağımsız ve farklıdır. İİK. m.280 hükmünde belirtilen beş yıllık süre borçlu aleyhine takip yapılmasına ilişkindir

Davalı üçüncü kişinin eşi ile borçlunun eşinin kardeş olduğu, bu nedenle lehine tasarrufta bulunulan üçüncü kişi borçlunun aciz halini ve ızrar kastını bilebilecek konumda olması, taşınmazın rayiç değeri yaklaşık 600.000,00 TL iken 800.000,00 TL’ye alındığının savunulması, bedelinin salt 150.000,00 TL’lik kısmının banka yolu ile ödenmesine karşın bakiye yüksek miktardaki meblağın usulünce ödendiğinin ispatlanamaması, tapuda elden ödeme şeklindeki savunmanın hayatın olağan akışına uygun olamaması karşısında İİK 280/1 ve 281/2 maddelerine göre iptal koşulları oluşan davanın kabulüne karar verilmesi gereken yerde.. (Y17HD)

Haciz işlemi için 22.06.2010 ve 18.02.2011 tarihlerinde borçlunun yerleşim yerine gidildiğinde dava konusu aracın satış tarihinden sonra borçlunun kullanımında olduğunun belirlenmiş olması bakımından, davalı U.’un borçlu F.’nın alacaklılarından mal kaçırmak ya da alacaklılarını ızrar kastı ile hareket ettiğini bilebilecek kişilerden olduğu anlaşılmaktadır. (Y17HD)

Tasarrufun İptali Davasının Sonuçları: İİK m.283’te tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi halinde, hangi hukuki sonuçların doğacağına yer verilmiştir. Buna göre davayı kazanan davacı, tasarrufa konu mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını alma yetkisini elde etmektedir. Tasarrufa konu malın taşınmaz olması halinde, tapu kaydının düzeltilmesi gerekmeksizin davacıya taşınmazın haczini ve satışını isteme hakkı tanınmıştır. Ayrıca, iptal davasını kaybeden üçüncü şahıs, karşılık olarak şeyi veya bedelini borçludan veya iflas masasından geri isteyebilir.

Hak Düşürücü Süre: İptal davası hakkı, batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle düşer. Hak düşürücü sürenin başlangıcı iptali istenen tasarrufun yani batıl tasarrufun vuku bulduğu tarihtir. Bu sürenin hak düşürücü süre olması nedeniyle mahkeme tarafından re’sen gözetilmesi gerekir.

Davanın Tarafları: Bu davayı; elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı ve İflas idaresi yahut m.245 ve m.255/3’ncü fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri açabilirler. Alacaklı, alacağının bir başkasına temlik ederse, isterse temlik alan davacı sıfatıyla davayı devam ettirebilecektir. Davalı taraf ise m.282/1 hükmünce borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Bunlardan başka, kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de iptal davası açılabilir. İptal davası iyi niyetli üçüncü şahısların haklarını ihlal etmez.

Görevli ve Yetkili Mahkeme: Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup yetkili mahkeme ise borçlunun yerleşim yeri mahkemesi veya gayrimenkulün bulunduğu yer mahkemesidir.

 

“Hukuki konularda hak kaybına uğramamak için avukatınızdan destek almanızı tavsiye ederiz.”

Kaynakça:

  • 6098 Sayılı TBK
  • 2004 Sayılı İİK
  • Yargıtay Kararları
  • UYAR, Talih, Tasarrufun İptali Davalarının Uygulamada Tartışılan Yönleri

 

Bu makale, makalenin yazım tarihi itibarıyla yürürlükte olan mevzuat dikkate alınarak Av. Arb. Erol Aslan tarafından hazırlanmıştır. Her olaydaki maddi vakalar ve özellikleri ile bunların uygulama ve sonuçları farklı olacağından, bu makale yalnızca bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmış olup, bir hukuki görüş veya öneri teşkil etmez ve bu şekilde yorumlanamaz.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız