AVUKATLIK & HUKUKİ DANIŞMANLIK & ARABULUCULUK
AVUKATLIK & HUKUKİ DANIŞMANLIK & ARABULUCULUK

Mirastan Mal Kaçırma- Muris Muvazaası

Image by Drazen Zigic on Freepik

1974 tarihli YİBK: “Bir kimsenin; mirasçısını miras hakkından yoksun etmek amacıyla, gerçekte bağışlamak istediği tapu sicilinde kayıtlı taşınmaz malı hakkında Tapu Sicil Memuru önünde iradesini satış doğrultusunda açıklanmış olduğunun gerçekleşmiş bulunması halinde, saklı pay sahibi olsun ya da olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılarının, görünürdeki satış sözleşmesinin BK’nun 18. maddesine dayanarak muvazaalı olduğunu ve gizli bağış sözleşmesinin de şekil koşulundan yoksun bulunduğunu ileri sürerek dava açabileceklerine ve bu dava hakkının geçerli sözleşmeler için söz konusu olan Medeni Kanunun 507. ve 603. maddelerinin sağladığı haklara etkili olmayacağı.”

Muvazaa – Muris Muvazaası: Muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatma amacıyla kendi gerçek iradelerine uymayan irade beyanlarının gerçekte hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri veya görünürdeki beyanlar yerine aralarında gerçekleştirecekleri gizli sözleşmenin hüküm ve sonuç doğurması konusunda anlaşmalarıdır. Kişilerin kendi aralarında veya kamu otoriteleri ile olan münasebetlerinde resmi kuralları belirleyen hukuk alanında, muvazaalı işlemler çeşitli durumlarda sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda uygulamada en sık karşılaşılan muvazaa türü, miras bırakanın görünürde farklı iradesini yansıtan “Muris Muvazaası” dır. Muris muvazaası ise bir kimsenin bazı mirasçılarını miras hakkından yoksun bırakmak amacıyla gerçekte bağışlama olan iradesini farklı bir sözleşme görünümünde yansıtmalarıdır.

Muris Muvazaasının Unsurları: Muris muvazaasında amaç mirasçılardan mal kaçırmak olduğundan mirasçıların kendilerinden mal kaçırıldığı yönünde yapacakları itirazları, açacakları davaları engellemek için görünüşteki işlem şekil şartlarına uygun yapılmaktadır. Bir nitelikli muvazaa türü olması ve tarafların gerçekleştirdikleri bir işlemde muvazaadan söz edilebilmesi için muris muvazaasını “görünürdeki işlem, muvazaa anlaşması, gizli işlem ve aldatma kastı” şeklinde dört unsurun bulunması gerekir. 

  • Görünürdeki İşlem; Tarafların gerçek iradelerine uymayan ancak dışa karşı yapılmış gibi gösterilen sözleşmelerdir. Amaç mirasçılardan mal kaçırmak olduğundan mirasçıların kendilerinden mal kaçırıldığı yönünde yapacakları itirazları, açacakları davaları engellemek için görünüşteki işlem şekil şartlarına uygun yapılmaktadır. Görünürdeki işlem miras bırakanın, mirasçılarından mal kaçırmak için karşı taraf ile anlaşarak yaptığı ancak gerçek iradesine uygun düşmeyen ve hiçbir hüküm doğurmayan sözleşmelerdir. Uygulamada miras bırakanın en çok satış ve ölünceye kadar bakma sözleşmelerini kullandıkları görülmektedir.
  • Muvazaa Anlaşması; Herhangi bir şekle tabi değildir ve miras bırakan ile sözleşmenin karşı tarafının görünüşteki işlemin hiçbir hüküm ifade etmeyeceği konusunda aralarında vardıkları anlaşmadır. Görünürdeki işlem şekle tabi bir işlem dahi olsa muvazaa anlaşmasının o şekle uygun olarak yapılması gerekmemektedir
  • Gizli İşlem; Miras bırakan ile sözleşmenin karşı tarafının kendi aralarında hüküm doğurmasını istedikleri ve görünürdeki sözleşmenin arkasına sakladıkları sözleşmedir. Görünürdeki sözleşmenin aksine bu gizli sözleşmede tarafların iradeleri ile beyanları uyumlu olmaktadır. Muris muvazaasında miras bırakan malını genelde karşılıksız devretmek istediğinden en fazla görülen gizli sözleşme bağışlama olmaktadır.
  • Aldatma Kastı; Muris muvazaasının temelinde miras bırakanın mirasçılarının razı olmayacağını bildiği bir işlemi onların hukuki haklarını kullanmalarını da önleyecek şekilde gizleyerek gerçekleştirme amacı yatmaktadır. Aldatılmak istenen kişi herhangi bir kişi değil bizzat miras bırakanın mirasçılarıdır. Miras bırakanın bir mirasçısı lehine muvazaalı olarak malvarlığı devrettiğinde aldatma kastı sadece o andaki mirasçılarına yönelik olmayıp, gelecekteki tüm mirasçılarını kapsayacaktır. Bu nedenle miras bırakanın muvazaalı sözleşmeyi yaptığı tarihten sonra mirasçı sıfatını kazananlar da bu muvazaaya karşı dava yoluna başvurabilir.

Muvazaa Belirtileri: Yargıtay’ın da belirttiği şekilde miras bırakanın sağlığında gerçekleştirdiği sağlar arası veya ölüme bağlı tasarruflarda da muvazaa belirtisi taşıyan çeşitli işlemler bulunmakta ve bunların muris muvazaası kapsamında olup olmadığı her olayın kendi özelliklerine göre değerlendirilir. Örnekseyici belirtiler olarak;

  • Murisin yaşlılığında ve ölümüne yakın şüpheli tasarrufu,
  • İkinci eş ya da son eş teşviki ile yapılan işlemler,
  • Yöresel nedenlerle erkek çocuğun kız çocuğuna üstün tutulması,
  • Maddi durumu zayıf olan mirasçının kaynağı belli olmayacak şekilde durumunun iyileşmesi,
  • Sevgi farklılığından kaynaklanan manevi faktörler.

Muris Muvazaasında Mirasçıların Sahip Olduğu Hukuki Haklar: Miras bırakanın muvazaalı işlemlerle mirasçılarından mal kaçırmak üzere yaptığı işlemler, yapılan işlemin şekline ve konusuna göre farklı şekillerde geçersiz olabilmektedir.  Kanun koyucu miras bırakanın hukuk düzenince korunmayan bu tür işlemleri dolayısıyla hakkı ihlal edilen mirasçılara bazı hukuki imkanlar tanımıştır. Bu anlamda mirasçılar muvazaalı işlemin geçersizliğini farklı hukuki imkanlardan faydalanarak ileri sürme hakkına sahiplerdir. Mirasçıların başvurabilecekleri en etkili yollar olarak saklı payı ihlal edilen mirasçıların;

  • Muvazaalı işlem nedeniyle tenkis davası,
  • Hakkı ihlal edilen mirasçılara mirasta denkleştirme davası,
  • İptal davası açma hakkı bulunmakta,
  • İşlem yapma ehliyetinin bulunmadığı iddiasının ileri sürülebilmesi,
  • Muvazaalı işlemin yanıltma amaçlı temsilci eliyle yapıldığının ileri sürülmesidir.

İşlemin Muvazaalı Olduğu Belirlendiğinde Talep Edilebilecek Haklar: Kanun koyucu mirasçıların miras paylarının belli oranda korumuş ve miras bırakana bu saklı paylar üzerinde tasarrufta bulunma özgürlüğü tanımamıştır. Buna karşın miras bırakan bazı saiklerle mirasçılarının miras paylarını hatta saklı paylarını almalarını engellemek için kanunu dolanma girişiminde bunabilmektedir. Bunların başında da miras bırakanın mirasçılarının açabilecekleri davları önlemek için başvurduğu muvazaalı işlemler gelmektedir. Mirasçıların bu şekilde bir işlemle karşılaşmaları durumunda kanun tarafından kendilerine tanınan paylarını alabilmek için duruma göre farklılık gösteren bazı hukuki yolları kullanabilir;

  • Tescilin Düzeltilmesi ve Yeniden Tescil Talebi
  • Bedelin Tazmini Talebi

Görevli ve Yetkili Mahkeme: Miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla gerçekleştirdiği işlemler nedeniyle açılacak davalarda görevli mahkeme Asliye hukuk mahkemeleridir.

Zamanaşımı: Muris muvazaasına konu olan kazandırmalara karşı başvurulacak davalarda Kanunen herhangi bir zamanaşımı süresi öngörülmemektedir. Nitekim mirasçıların ileri sürecekleri muvazaa iddiası defi değil itiraz niteliğinde bir taleptir. Sonuç itibariyle miras bırakan öldükten sonra mirasçılar herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman muris muvazaası dolayısıyla dava açabilir.

 

Kaynakça:

  • 4721 Sayılı TMK
  • 6098 sayılı TBK
  • SEROZAN, Rona, ENGİN, Baki İlkay, Miras Hukuku, 5.b., Seçkin Yayıncılık, Ankara 2018,
  • DURAL, Mustafa ÖZ, Turgut, Türk Özel Hukuku Cilt IV, Miras Hukuku, Filiz Kitapevi, İstanbul 2019,
  • AKCAN, Gözde, İTİCÜ Özel Hukuk Anabilim Dalı Özel Hukuk Yüksek Lisans Programı, Yüksek Lisans Tezi, 2019
  • Yargıtay Kararları

 

“Hukuki konularda hak kaybına uğramamak için avukatınızdan destek almanızı tavsiye ederiz.”

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız