AVUKATLIK & HUKUKİ DANIŞMANLIK & ARABULUCULUK
AVUKATLIK & HUKUKİ DANIŞMANLIK & ARABULUCULUK

Muvazaa Nedeniyle Tasarrufun İptali

Designed by Freepik

Sözleşmelerin Yorumu, Muvazaalı İşlemler, TBK m.19: Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.

Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.

Tasarrufun İptali Davası: Borçlunun alacaklısını zarara sokmak kastıyla malvarlığından çıkarmış olduğu mal ve hakların veya bunların yerine geçen değerlerin, tasarruftan zarar gören alacaklının alacağını elde etmesi amacıyla dava açarak tekrar borçlunun malvarlığına geçmesini sağlayan davadır. Davacının iptal davası açmaktaki amacı; borçlunun yaptığı satış, bağış, kira vb. şeklindeki işlemin kendisi yönünden geçersizliğini sağlayarak, alacağına kavuşmaktır.

Muvazaa: Yargıtay HGK’nun tanımıyla muvazaa, bir sözleşmenin taraflarının, üçüncü kişilerden gerçek durumu gizleyerek, onları aldatmak maksadıyla, gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında geçerli olmayan bir hususta anlaşmalarıdır. Ve bu şekilde yapılan işlemlere de muvazaalı işlemler adı verilir. Muvazaalı bir hukuki işlemden bahsedebilmek için;

  • Tarafların iradeleri ile beyanları arasında isteyerek yaratılmış bir uygunsuzluk,
  • Üçüncü kişileri aldatmak (muvazaa) niyeti,
  • Taraflar arasında gizli işlemi yaratan muvazaa sözleşmesi bulunmalıdır.

Muvazaaya Dayalı Tasarrufun İptali Davası Şartları: Muvazaaya dayalı tasarrufun iptali davası açabilmek için aşağıdaki koşulların sağlanmış olması halinde, alacaklının dava açmakta hukuki menfaati olduğu kabul edilir.

  • Alacaklı ile Borçlu arasında gerçek bir borç ilişkisi yani alacak bulunmalı,
  • Borçlu bu alacağın tahsilini önlemek amacıyla muvazaalı bir işlem yapmış olmalı,
  • Muvazaalı olduğu düşünülen hukuki işlem borcun doğumundan sonra gerçekleştirilmiş olmalıdır.

Muvazaa Davasının Amacı: Dava, TBK m.19’a dayalı olarak açılmış tapu iptali ve tescil davasıdır. TBK m.19 gereğince ve İİK m. 277 vd. maddelerinin kıyasen uygulanması istemi ile açılan muvazaa davasının amacı, borçlunun alacaklılardan mal kaçırma kastıyla ve muvazaalı işlemle borçlunun amacını bilen veya bilmesi gereken kimselerle yaptığı işlemlerin hükümsüzlüğünü sağlamak ve alacağı tahsil etmektir. Muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçlar. Davacının bu davadaki amacı; alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı iptal davasında davacı muvazaalı işlemle kendisinin zarara uğradığını ileri sürmektedir.

Muvazaa Davası ile İptal Davası Arasındaki Farklar: Yüzeysel olarak bakıldığında, iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki tür davanın güttüğü amaçtan öteye gitmemektedir. Muvazaa davası, yani yapılan işlemin muvazaa nedeniyle hükümsüz olduğunu belirtmek için açılan dava ile tasarrufun iptali davası amaçları bakımından birbirlerine yaklaşırlarsa da gerçekte nitelikleri, koşulları, doğurduğu sonuçlar bakımından birbirinden farklıdır. Alacaklının, borçlunun mal kaçırma eylemini öğrendikten sonra bu eylemin hukuki sonuçlarını ortadan kaldırmak için iki seçeneği vardır. Alacaklı isterse, İİK m. 277 vd. maddelerine dayanarak tasarrufun iptali davası veya TBK m. 19 hükmüne dayanarak muvazaa davası açabilir. Muvazaa ve iptal davaları birbirinden tamamen farklı davalar olduğu için, biri hakkında verilen davanın reddi kararı, diğeri için kesin hüküm oluşturmaz. Muvazaalı temliklerde iptal davası açılmışsa, ayrıca muvazaa nedeni ile de tapunun iptali her zaman istenilebilir. Muvazaa davasının reddi halinde, koşulları varsa iptal davası yoluna başvurulabilir. Bununla birlikte, muvazaa davası, iptal davasına göre daha geniş kapsamlı bir dava olduğu için muvazaa nedeniyle yapılan hukuki işlem iptal edildiği takdirde, ayrıca iptal davasının açılmasına gerek yoktur. İptal davası ile muvazaa davası arasındaki farklılıklar;

  • Muvazaa davaları mutlak davalardır. Bu sebeple muvazaa davasında alınan karar herkes için hüküm ve sonuç doğurur. İptal davası ise nisbi bir davadır, sadece davanın tarafları için hüküm ve sonuç doğurur. Dolayısıyla iptal davasında, davanın kazanılması halinde işlem tamamen değil, alacaklının zararı oranında iptal edilecektir.
  • Muvazaa davasının amacı tarafların üçüncü kişileri aldatma kastıyla yapmış oldukları hukuki işlemin hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmektir. İptal davasında ise amaç, borçlu tarafından gerçekleştirilen ve alacaklının aleyhine sonuç doğuran geçerli bir hukuki işlemin iptalidir.
  • Muvazaa davası ivazlı ve ivazsız her türlü muvazaalı işlemler aleyhine açılabilirken, iptal davası ile sadece İİK m. 278-280’de belirtilen tasarruf işlemleri iptal edilebilir.
  • Muvazaa davasının açılabilmesi için özel bir belgeye ihtiyaç yoktur. Bununla birlikte, iptal davasının açılması için icra takibinin bulunması ve aciz vesikası alınması şartı vardır. Aciz vesikası tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için özel bir dava koşuludur.
  • Muvazaa davasının açılmasını, hukuki yararı olan herkes isteyebilir. Oysa, iptal davasını sadece, tasarrufta bulunan borçlunun alacaklıları açabilir. Başka bir ifadeyle iptal davasını açacak kişiler sınırlı sayı ilkesine tabidir.
  • Muvazaa davasında davalı sıfatı, görünüşteki sözleşmenin tarafına/taraflarına yöneltilir. İptal davasında ise davalı sıfatı, borçlu ve borçlu ile işlemde bulunan üçüncü kişilere, kötü niyetli sonraki kişilere ve bunların mirasçılarına yöneltilir.
  • Muvazaa davasında, tarafların iradeleri ile görünürdeki işlem uyuşmadığı için işlemin hükümsüzlüğüne karar verilir. Örneğin, tarafların iradeleri bağış olmasına rağmen tapudaki işlemin satış olarak yapılması halinde görünürdeki satış işlemi batıl sayılacaktır. Bununla birlikte iptal davasında, tarafların gerçek iradeleri ile yaptıkları hukuki işlem uyuşsa da uyuşmasa da her koşulda iptal edilir.
  • Muvazaa davası ayni bir dava olduğu için, icra edilebilmesi için mahkeme ilamının kesinleşmesi gerekir. İptal davalarında ise, tasarrufun iptaline konu malın haciz ve satışı için mahkeme kararının kesinleşmesine gerek yoktur.
  • Muvazaa nedeniyle işlemin hükümsüzlüğü kesindir ve mallar borçlunun malvarlığı değerinden çıkmamış sayılacağından, borçlunun bir taşınmazı devir ve nakletmesi üzerine açılan muvazaa davasında, muvazaa ispat edildikten sonra tapu kayıtlarının düzeltilmesi gereklidir. Bu sebeple mallar tekrar borçlu adına tescil ettirilir. İptal davasında ise, iptal davası sonucunda tapu kayıtlarının düzeltilmesine gerek yoktur.
  • Muvazaa davalarında, kanun herhangi bir karineye yer vermemişken; iptal davasında borçlunun alacaklılardan mal kaçırma amacına yönelik durumlar hususunda bazı karinelere yer vermiştir.
  • Muvazaa davasında muvazaalı işlemin hangi tarihte yapıldığının önemi yoktur. Bununla birlikte iptal davasında, iptale konu hukuki işlemin gerçekleştiği tarih önem arz eder. İİK m.280’de belirtilen borçlunun mal kaçırma kastı ile gerçekleştirdiği hukuk işlemler için iptal davası beş yıl içinde açılmalıdır. İİK m. 279’da sayılan durumlarda aciz veya iflastan önceki bir yıl içinde gerçekleştirilen işlemler; İİK m.278’de düzenlenen hallerde ise haciz veya aciz vesikasının düzenlendiği tarihten geriye doğru iki yıl içindeki tasarruflar iptale tabidir.
  • Muvazaa davalarının amacı, muvazaa sebebiyle hükümsüz olan bir işlemi tespit ettirmektir. Hükümsüz işlemler baştan beri geçersiz olduğu için, muvazaa davalarının açılması herhangi bir hak düşürücü süreye tabi değildir. Bununla birlikte iptal davası İİK m. 284 hükmüne göre beş yıllık hak düşürücü süreye tabiidir.

Muvazaalı bir hukuki işlem ile üçüncü kişinin zarara uğratılması ona karşı haksız bir eylem niteliğindedir. Dolayısıyla borçlunun muvazaalı bir işlemde bulunduğunu öğrenen alacaklı, şartları oluşmak kaydıyla dilerse İİK m.277 vd. maddelerine göre iptal davası, dilerse TBK m.19 hükmüne göre yapılan işlemin muvazaa nedeniyle hükümsüz olduğunun tespiti için muvazaa davası açabilir. Alacaklı, tasarrufun iptali davası ile muvazaa davasını terditli olarak da açabilir. 22.05.1987 tarihli YİBK gereği, miras bırakanın yaptığı temliki tasarruflardan zarar gören mirasçıların tenkis davası ile birlikte kademeli olarak veya tenkis davası açtıktan sonra ayrı bir dilekçe ile TBK m.18 hükmüne dayalı muvazaa nedeniyle iptal- tescil davası da açabileceklerdir.

Farklı Nitelikleri ile Muvazaa ve İptal Davası:İptal davası” borçlu tarafından geçerli olarak yapılan tasarruf işlemlerinin -davacı bakımından- hükümsüz olduğunu tespit ettirmek için açıldığı halde, “muvazaa davasında”, borçlunun yaptığı tasarruf işleminin gerçekte hiç yapılmamış olduğunun tespiti istenir. Yani yapılan işlemin geçersizliği ileri sürülür. Ayrıca, iptal davası şahsi bir dava olup, İİK m. 284’te belirtilen sürede açılması gerekli olmasına karşın; muvazaa davası ayni bir dava olduğundan, muvazaa kanıtlanırsa dava konusu mal, borçlunun malvarlığından hiç çıkmamış hale gelir. Buna ilaveten muvazaa iddiasının zamanaşımına bağlı olmadan ileri sürülebileceği belirtilmelidir. Görüldüğü gibi “iptal davası” ile “muvazaa davası” farklı niteliklere sahiptirler ve doğurdukları sonuçlar da farklıdır. Bu farklılıklara karşın özellikle belirtmekte fayda olan husus hem iptal davasında hükümsüzlüğü istenilen tasarrufi işlemde hem de muvazaa davasında geçersizliği istenilen muvazaalı işlemde borçlu ya da hak sahibi ile 3. kişi arasındaki işlem hedeflenmekte olup alacaklı ile borçlu arasındaki hukuki işlem konu edilmemektedir (YHGK, T: 10.02.2016).

Doktrinde muvazaalı işlemin iptali için iptal davası açılıp açılamayacağı tartışmalı olmakla birlikte uygulamada Yargıtay, alacaklının takibine maruz kalan borçlunun borcu ödememek için muvazaalı olarak malvarlığını elinden çıkardığını iddia ederek üçüncü kişiye karşı TBK m.19 hükmüne dayalı olarak dava açılabileceğini, muvazaalı işlemin ispatı halinde mahkemece İİK m. 283/I kıyasen uygulanarak, tapunun iptali ile borçlunun adına tesciline gerek olmadan davacı alacaklının alacağını alabilmesine imkan sağlayacak şekilde davaya konu taşınmazın haciz veya satışını isteyebilmesi yönünde karar verilmesi gerektiği yönünde değerlendirme yapmaktadır (YHGK., 03.05.2000)

Muvazaa davalarının asıl amacı, işlemin hükümsüzlüğünü ve baştan itibaren geçersiz olduğunu tespit etmektir. İİK m. 277’de “tasarrufların butlanına”, m. 278-279’da “batıldır”, m. 280’de “iptal edilebilir” ifadeleri kullanılmış ise de burada söz konusu olan, borçlar hukuku anlamında (TBK m.27) bir butlan değildir. Zira tasarrufun iptali davasının kabulü halinde, tasarruf tamamen iptal edilmez ve mal yeniden borçlunun mülkiyetine dönmez. İptal davasının amacı alacaklıya zarar veren bir tasarrufu tamamen hükümsüz kılmak değil, alacaklının zararını karşılayacak ölçüde iptal ederek, hali hazırda üçüncü kişinin mülkiyetinde olan malvarlığı değerini haczedip satışını sağlamaktır.

İptal davası İİK’da özel hükümlerle düzenlenen bir dava türüdür. Muvazaa davası ise TBK’da genel hükümler arasında düzenlenmiştir. İptal davasının açılmış olması ayrıca genel hüküm olan, muvazaa sebebiyle işlemin hükümsüzlüğünün tespitinin istenilmesine engel teşkil etmez. Bununla birlikte, özel bir dava türü olan tasarrufun iptali davasının açılmasının belirli şartları vardır ve bu davanın açılması belirli sürelere tabidir. Bu iki davanın unsurları, şartları ve nitelikleri çok farklı olsa bile, hizmet ettiği amaç alacaklının alacağına kavuşmasıdır.

Mirastan Mal Kaçırma Davasını Kimler Açabilir: Saklı pay sahibi olsun veya olmasın tüm mirasçılar, miras haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle dava açma hakkına sahiptir. Ancak mirası reddeden, miras hakkından feragat eden ve mirasçılıktan çıkarılan kişiler bu davayı açamaz.

Somut olayda davacıların hükmedilecek tazminattan kurtulmak amacıyla taşınmazını muvazaalı olarak devrettiği kanıtlanır ve sonucu beklenilecek tazminat davasında davacıların alacaklı oldukları saptanırsa İİK’nın 281/1 maddesi benzetme yoluyla uygulanarak, tapu iptaline gerek olmadan dava konusu taşınmazın haczi ve satışını isteyebilmeleri yönünde hüküm kurulması gerekir. (Y4HD)

Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre: TBK m.19 hükmüne göre muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali davaları her zaman açılabilecek olup, muvazaa iddialarında hak düşürücü süre ya da zamanaşımı süresi söz konusu olmaz. Diğer bir deyimle, muvazaalı sözleşmelerde muvazaanın tespiti veya iptali için açılacak bir davada muvazaa varlığının ileri sürülmesi bir süreye bağlı değildir.

Muvazaaya ilişkin tapu iptal davasında, hak düşürücü süre ve dava zamanaşımı gibi bir müddet söz konusu olmadığı gibi, davanın uzun süre geçtikten sonra açılması da kötü niyet unsuru olarak sayılamaz. (Y2HD)

İspat Yükü: Muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davalarında ispat yükü, muvazaanın varlığını iddia eden tarafa aittir. Yani, kendisinden mal kaçırıldığı iddiasıyla dava açan taraf, miras bırakanın dava konusu işlemdeki gerçek amacının, kendisini bu mirastan yoksun bırakmak olduğunu ve muvazaanın varlığını tanık dahil her türlü delille ispatlanabilir. 

Görevli ve Yetkili Mahkeme: Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup, yetkili mahkeme ise dava konusu taşınmazın bulunduğu yerdeki Asliye Hukuk Mahkemesidir.

 

Kaynakça:

  • 6098 sayılı TBK
  • Yargıtay Kararları
  • ATASOY TANRIKULU, Umare, Muvazaa Sebebi ile Tasarrufun İptali Davası, Ankara Üni. HF Dergisi, 71 (3) 2022, s.911-935
  • UYAR, Talha, Tasarrufun İptali Davası ve Muvazaa, Nam-ı Müstear, İşletmenin Devri, Kanuna Karşı Hile ve Perdeyi Kaldırma Teorisi, Ankara Barosu Dergisi, 2016/ 2, s.343-643

  

“Hukuki konularda hak kaybına uğramamak için avukatınızdan destek almanızı tavsiye ederiz.”

 

Bu makale, makalenin yazım tarihi itibarıyla yürürlükte olan mevzuat dikkate alınarak Av. Arb. Erol Aslan tarafından hazırlanmıştır. Her olaydaki maddi vakalar ve özellikleri ile bunların uygulama ve sonuçları farklı olacağından, bu makale yalnızca bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmış olup, bir hukuki görüş veya öneri teşkil etmez ve bu şekilde yorumlanamaz.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız