AVUKATLIK & HUKUKİ DANIŞMANLIK & ARABULUCULUK
AVUKATLIK & HUKUKİ DANIŞMANLIK & ARABULUCULUK

Belirsiz Alacak Davası

Designed by Freepik

Belirsiz alacak davası, m.107/1: Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hallerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.

Belirsiz Alacak Davasının Hukuki Niteliği ve Amacı: Belirsiz alacak davası nitelik itibariyle eda davası niteliğindedir. Yani mahkeme tarafından kurulan hüküm icraya elverişli olup mahkeme tarafından verilen ilamda bir alacağın varlığına ilişkin hüküm içermektedir. Eda davasıyla belirsiz alacak davasının birbirinden ayıran fark belirsiz alacak davasında dava değerinin net olarak gösterilmemesidir. Alacağın miktarının belirlenmesinin mümkün olmadığı yahut objektif olarak imkansız olduğu durumlarda, dava dilekçesinde hukuki ilişkiyi asgari bir miktar üzerinden belirtilmeli ve sonuç kısmından açıkça belirsiz alacak davası olduğu anlaşılabiliyor olmalıdır. Davanın başında talep sonucu tam olarak belirleyemeyen durumlarda, davacının talep sonucunu yüksek tuttuğu takdirde, alacağın kabul edilmeyen kısmı için yüksek yargı giderine mahkum edilmesinin önüne geçer. Ayrıca, belirsiz alacak davasının açılmasında diğer bir amaç ise açıldığı tarihte dava konusu olan tüm alacak için zamanaşımını kestiği için, kısmı davadaki gibi talep sonucunun artırılması halinde zamanaşımı süresinin dolma riskini engellemektedir. Örneğin maddi tazminat davalarında davacı taraf tazminat miktarını net olarak belirleyemediği durumlarda davanın belirsiz alacak davası olarak açtığı zaman bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonrasında yahut bildirilen deliller uyarınca davacı taraf alacağını zamanaşımı tehlikesi ile karşı karşıya gelemeden alabilir.

Taraflar arasında öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, davanın belirsiz alacak davası türünde açılmasında hukuki yararın bulunup bulunmadığı noktasındadır. Dosya içeriğinden davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve mahkemece belirsiz alacak davası olarak görüldüğü anlaşılmaktadır. Bu halde, somut olayın özellikleri dikkate alınarak, dava dilekçesinde ileri sürülen taleplerin belirsiz alacak olup olmadığının değerlendirilmesi gereklidir. (Y22HD)

Diğer taraftan yargılama sırasında hesap raporu alınmasını gerektiren her alacak belirsiz kabul edilmelidir. (Y9HD)

Koşulları: HMK’nın m.107 hükmüne göre Belirsiz alacak davasının bir arada bulunması gereken şartları;

  • Davacının hukuki menfaati bulunmalı: Hukuki menfaat, davacının hukuk düzenince korunan menfaatidir. Bir dava davacısının o davayı açmakta hukuken korunan bir menfaatinin bulunması, zaten her dava çeşidi için mecburi olan bir dava şartıdır. 107. Maddenin gerekçesinden anlaşıldığı üzere, kanun koyucu, dava edilen alacağın miktarının belirlenememesi veya bunun olanaksız olması halinde, davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki menfaatinin bulunacağını kabul etmiştir.

Belirsiz alacak ve tespit davası, sadece para alacakları için söz konusu olur. Konusu para olmayan eda davaları için belirsiz alacak ve tespit davası açılamaz. (Y9HD)

  • Talep sonucunun miktarının belirlenmesi imkansız veya davacıdan beklenemeyecek olması: Talep, mahkemeden istenilen şey olup, davanın konusunu teşkil eder. Belirsiz alacak davasının açılabilmesi için bulunması gereken imkansızlık halleri; objektif, subjektif, geçici ve hukuki imkansızlık olarak karşımıza çıkabilir. Objektif imkansızlık halleri genellikle haksız fiil sorumluluklarında devam eden zararlar bakımından karşımıza çıkmaktadır. Bu duruma örnek olarak haksız fiilinden kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminat davalarında yoksun kalınan destek ancak bilirkişi raporu sonucunda belirleneceğinden davacı o ana kadar tespit ettiği alacak miktarı üzerinden belirsiz alacak davası açabilecektir.

Dilekçe içeriği ve açıklamalarından gecikilen süre belli olduğundan gecikilen süre kadar aylık kira bedellerinin toplanmak suretiyle istenebilecek toplam alacağın davacı tarafça belirlenmesi mümkün olup yukarıda açıklandığı üzere objektif veya subjektif nedenlere dayalı alacağın belirlenmesinin imkansız olduğu ya da uzmanlık gerektirdiği bir durum söz konusu değildir.” (Y23HD)

Alacağın değeri tam ve kesin olarak tespit edilemeyen durumlarda (gerçek değerini tespit etmek için gerekli bütün unsurlar bilinmemekte yahut bilinememektedir), yani likit olmayan alacaklar söz konusu olduğu takdirde belirsiz alacak davası açılabilir. Ancak, davacı talep sonucunu belirleyebilmek için gerekli bilgi ve belgeleri üçüncü bir kişiden, kurumdan veya davalıdan talep etmeden ulaşabilecek durumda olmasına rağmen, bunun için emek veya zaman harcamadığı takdirde HMK m.107/1 de öngördüğü üzere beklenmeyen bir durum ya da imkansızlık hali olduğu söylenemez.

Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ise, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması, başka bir ifadeyle borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. (YHGK)

Manevi tazminat davaları, haksız fiil tazminatı davası, aile hukukuyla ilgili bazı davalar (boşanmada maddi tazminat davası, katılma alacağı ve değer artış payı davaları) belirsiz alacak davası şeklinde açılabilir.

  • Dava dilekçesinde geçici değer gösterme zorunluluğu: Geçici olarak gösterilen değer, talep sonucu değil sadece dava konusunun tam değer belirlenene kadar dava değeridir. Geçici talep sonucu davanın ilerleyen aşamalarında alacak belirlenebilir hale geldiğinde, kesin talep sonucuna çevirip artırılabilecektir. Ayrıca, dava değeri dava dilekçesinde belirtilmezse dava dilekçesi işleme konulmaz. Bunun sebebi HMK Yönetmeliği m.36’ya göre, dava dilekçesinin tevzi edilebilmesi için harca tabi davalarda davacının harç ve gider avansını yatırması zorunluluğundan kaynaklanmaktadır.
  • Talep sonucunun kesin olarak belirlenmesi: HMK m.107/2 hükmü gereği alacağın miktarı belirlenebilir olduğu anda hakim tahkikat sona ermeden 2 haftalık kesin süre içinde davacı talebini artırabilecektir. Dolayısıyla değişiklik olan husus, alacağın belirlenebilir olduğu anın tayinini davacının değil, hakimin belirlemesi ve talep artırımı için 2 haftalık kesin süre vermesidir. Bu 2 haftalık kesin süre hak düşürücü mahiyette olduğu için, işlem yapılmaması halinde davacı hakkını kaybedecek ve davanın başında belirtilen geçici talep sonucu üzerinden hüküm kurulacaktır. Davacının hukuki ilişkiyi belirtmesi ile belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararının olup olmadığını mahkemece belirlenir. Belirsiz alacak davasında, dava dilekçesinde gösterilen geçici miktarın gösterilmesi davalı bakımından, kendisinin en az hangi miktar veya değere mahkum edileceğini bilmesi için de önemlidir.

Belirsiz Alacak Davasının Avantajları: Davacının davasını açarken alacağını belirlemesi imkânsız yahut kendisinden beklenemeyecek nitelikte ise, kanunen dava dilekçesinde talep sonucunu belirlemek zorunda bırakılması hem maddi hukuk hem de usul hukuku açısından sorunlara sebep olmaktadır. Bu sebeple belirsiz alacak davası, alacak miktarını belirleyemeyen bir kişi için çok önemli avantajlar sağlayan bir dava çeşidi olarak;

  • Alacağın miktarının mahkemece belirlenecek olması ve davacı tarafından da belirlenecek miktar üzerinden harcın tamamlanması nedeniyle, davanın kısmen kabul ve kısmen reddine sebebiyet vermeyecek olmasıdır. Dolayısıyla davanın kısmen reddine bağlı olan yargılama giderlerinden sorumluluk da söz konusu olmayacaktır.
  • Alacaklı alacağının belirleyebildiği kadarı üzerinden dava açacaksa da zamanaşımının, alacağın tümü yönünden kesilecek olmasıdır.
  • Borçlu daha öncesinde temerrüde düşürülmemişse, alacağın tümü için dava tarihi itibariyle temerrüdün gerçekleşmiş sayılmasıdır. Böylece alacaklı sadece davasını açarken gösterdiği geçici talep sonucu için değil, tüm alacağı için dava tarihinden itibaren faiz talep edebilecektir.

Bedel Artırım Talebi: HMK m.107/2 hükmü alacağın miktarı belirlenebilir olduğu anda, hâkimin vereceği iki haftalık kesin süre içinde davacı, talebini iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmadan artırabilir. Bu madde hükmüne göre davacı hakimin vereceği 2 haftalık kesin süre içerisinde geçici talep sonucunu artırabilecektir. Eğer, davacı bu kesin süre içerisinde artırma talebinde bulunmazsa, davanın reddedilmesi yerine, hakim taleple bağlılık ilkesi gereğince, dava dilekçesindeki geçici değere göre hüküm kurması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle hakimin verdiği iki haftalık kesin sürede talebini artırmadığı takdirde, davanın başında belirlenen geçici talep sonucuyla karara bağlanacaktır. Belirsiz alacak davasına münhasır olarak öngörülmüş bedel artırım talebi ıslah kurumundan farklıdır ve davacı alacak belirlenebilir hale geldiğinde ıslah hakkını kullanmadan, talep sonucunu artırabilir. İki farklı müessese olarak ıslah da bedel artırım talebi de yargılama sırasında sadece bir kereliğe mahsus olarak yapılabilir. Dolayısıyla davacı bir kez ıslah hakkı olduğu için çok geniş bir imkan tanıyan bu hakkını doğru yerde kullanmalıdır.

Dava trafik kazasından kaynaklanan iş göremezlik zararı ile manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Olayda, dava tarihi 12.11.2012 olup, dava tarihinde yürürlükte olan HMK’ya göre belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Belirsiz alacak davası olarak açılan davada harcını yatırarak bedel artırma talebinde bulunulabilir. Ayrıca bundan bağımsız olarak ıslah yapmak hakkı da mevcuttur. Mahkemece davacının ıslah dilekçesi ve bedel artırım talebi esas alınarak bir karar vermek gerekirken sadece ıslah dilekçesindeki talep gibi karar verilmesi ve bedel artırım talebinin dikkate alınmaması hatalıdır. (Y17HD)

Şartların Yokluğu Halinde Belirsiz Alacak Davası: Yargıtay kararlarında koşulları oluşmamasına rağmen (alacağın belirli bir alacak olduğu ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyeceği) açılan belirsiz alacak davasının hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerektiği görüşünü benimsemiştir. Öte yandan dava dilekçesinde asgari bir tutar gösterilmesine karşın, açılan davanın kısmı dava mı belirsiz alacak davası mı olduğu hususu talep sonucundan net olarak anlaşılamıyorsa, hakim taleple bağlı olduğu için HMK madde 119/2 gereği davacıya 1 haftalık kesin süre verip, davanın belirsiz alacak mı kısmı dava mı olduğunu açıklamasını ister ve davacının beyanına göre de belirsiz alacak davası mı yoksa kısmı dava mı olduğunu karar verir.

Şayet açılan davada asgari bir miktar gösterilmişse ve bunun alacağın bir bölümü olduğu anlaşılmakla birlikte, belirsiz alacak davası mı yoksa belirli alacak olmakla birlikte kısmi dava mı olduğu anlaşılamıyorsa, bu durumda HMK m.119/1-ğ maddesinin aradığı şekilde açıkça talep sonucu belirtilmemiş olacaktır. Talep, talep türü ve davanın niteliği açıkça anlaşılamıyorsa, talep muğlaksa, aynı Kanun’un 119/2 maddesi gereğince, davacıya bir haftalık kesin süre verilerek talebinin belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğunun belirtilmesi istenmelidir. (Y22HD)

Faiz işlemesi: Dava açılış tarihinde zamanaşımı tüm alacak için kesilir. Dolayısıyla belirsiz alacak davasında faiz başlangıç tarihini, davanın düzenleniş amacına da uygun olarak, davacının talebinin kesin olarak belirlendiği tarih değil, dava dilekçesinde faiz istenmesi durumunda, alacağın tümü bakımından, dava açılış tarihinden itibaren faiz işler.

Belirsiz alacak davasında, davalı daha önceden temerrüde düşürülmediyse faiz başlangıcı alacağın tamamı için dava tarihi iken, kısmi davada, dava edilen alacak miktarı için dava tarihinden, ıslah yolu ile davaya dâhil olunan kısım için ise ıslah tarihinden itibaren faiz işleyecektir. (YHGK)

Zamanaşımı: Belirsiz alacak davasında, kısmı davadan farklı olarak, dava açıldığı tarihte alacağın sadece dava dilekçesinde gösterilen kısmı bakımından değil, tahkikat aşamasında talep sonucu artırıldığındaki tüm alacak bakımından zamanaşımı kesilir. Öte yandan görevsizlik, yetkisizlik, belirsiz alacak davasının şartlarını taşımamak gibi bir sebeple dava açılmamış sayıldığı takdirde zamanaşımının da kesilmeyecek ve dava açılmasına ilişkin sonuçlar hiç doğmamış olacaktır.

Belirsiz alacak davasında zamanaşımı, davanın açılmasıyla birlikte alacağın tümü için kesilirken, kısmi davada sadece dava edilen alacak yönünden kesilir. Diğer taraftan, belirsiz alacak davasında, davalı daha önceden temerrüde düşürülmediyse faiz başlangıcı alacağın tamamı için dava tarihi iken, kısmi davada, dava edilen alacak miktarı için dava tarihinden, ıslah yolu ile davaya dâhil olunan kısım için ise ıslah tarihinden itibaren faiz işleyecektir. (YHGK)

 

Kaynakça:

  • 6100 sayılı HMK
  • Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği
  • KARAMERCAN, İnci, Yargıtay İçtihatları Işığında İş Yargılamasında Belirsiz Alacak Davası, DEÜHF Dergisi, C. 19, Özel Sayı-2017, s. 2507-2550
  • KARATEKE, Gözde, Belirsiz Alacak Davası, 2019
  • KÖKEN, Tuğba Hilal, İş Hukukunda Belirsiz Alacak Davası ve Kısmi Dava, 2020
  • Yargıtay Kararları

 

 “Hukuki konularda hak kaybına uğramamak için avukatınızdan destek almanızı tavsiye ederiz.”

 

Bu makale, makalenin yazım tarihi itibarıyla yürürlükte olan mevzuat dikkate alınarak Av. Arb. Erol Aslan tarafından hazırlanmıştır. Her olaydaki maddi vakalar ve özellikleri ile bunların uygulama ve sonuçları farklı olacağından, bu makale yalnızca bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmış olup, bir hukuki görüş veya öneri teşkil etmez ve bu şekilde yorumlanamaz.

 

 

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız