Hemen hemen herkes, güvenin sağlıklı ve başarılı ilişkiler için hayati bir bileşen olduğu konusunda küçük fikir farklılıkları olsa da hemfikir. Diğer taraftan, ne yazık ki çoğu insan da bu duygunun eksikliğini yaşayana kadar güven konusunda gerekli özeni göstermiyor. Üzerinde düşünmüyor, ekibini yönlendirmiyor.
Önemini anlamak için somut bir olayı yaşamak kadar daha kötü bir zaman olamaz. Çünkü o noktaya veya zamana kadar ortaya çıkan hasarın düzeltilmesi için çok geç olabilir. O halde yapılması gereken nedir? Güven duygusunu şansa bırakmak yerine, proaktif olarak inşa etmeye odaklanmamız gerekir.
Güven bir yetenektir.
Dikkatimiz belirli bir hedefe odaklandığında, enerjimiz bu yönde ilerleyerek bunu başarmamıza yardımcı olur. Güven duygusunun o güçlü etkisini ve katkısını hissederiz. O halde, yüksek güven ilişkileri kurmaya çalışırken akılda tutmamız gereken üç konudan bahsedelim mi?
“Güven” bir yetenektir. İlmik ilmik örülmesi gereken bir yetenek. Kişinin kendi içinde yeşertip, ekip içinde olgunlaştırabildiğimiz bir yetenek. Yani “hemen gerçekleşmez.” Çaba gösterilerek öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir yetenek. Her ilişkide güveni hissettiren o çerçevenin olması gerekir. Yetenekli insanlar, ne yaptıklarında yetkili oldukları için güvenilirler. Rollerinde iyi performans gösterecek bilgi, beceri ve yeteneklere sahiplerdir.
Dürüstlük içinde hareket edilir, değerlere bağlı ve ekiple uyum içinde hareket edildiğinde başkalarıyla olan ilişkiler güçlenir. Uyumluluk ve etkin iletişim kurulması demek diğerlerinin de yararına olduğu için güven inşa edilmeye başlanır. İnsanlar, yapacakları işleri yapar, sorumlulukları pekişir ve arkadaşlarına karşı da duyarlı davranışlar sergiler.
Kendi tecrübelerim, liderlerine güvenen kişilerin daha üst düzeyde performans gösterdiği, enerjisi ile şirkete fayda sağladığı, bağlılığın arttığı ve çalışmak için iyi bir ortam olarak değerlendirdiği ve onayladığını göstermektedir.
Güven oluşturmak, bir bahçede bitki yetiştirmek gibidir. Tohumları dikmeniz, beslemeniz, gelişimini takip etmeniz, geliştirmeniz ve bir emek vermeniz gerekir. İlişkilerimizde de aynı şey geçerli değil mi? Güven tohumlarını dikmeniz, beslemeniz ve uygun koşullarda geliştirmeniz gerekir. Hemen sonuç göremeyebilirsiniz, ancak zamanla güven düzeyinin arttığını göreceksiniz ve bir gün yüksek güven ilişkilerine sahip olmanın getirilerini de elde edeceksiniz.
Güven kişinin kendisiyle başlar.
Güven kişinin kendisiyle başlar. Belirli riskler almak için güven duymaya ihtiyaç var. Güven ve risk ikilisi olmazsa olmaz bir ikilidir. El ele gider. Güvenin gelişmesi için ilk adımın atılması ve geliştirmeyi başlatacak birisi olmalı. Yani birisi ilk hamleyi yapmak zorundadır. Bu nedenle de her birimizin başkalarına güven duyma sorumluluğunun olduğunu ve üstlenmesi gerektiğini savunurum. Bunu yaptığımızda, çevremizin de bize güven duyarak, kendilerinin de karşılık vermeleri için kapıları açarız.
Kendini tanımak ve çevremizi güçlendirmek erdemli bir döngüdür. Birisinin güvenilir olup olmadığını anlamak için en iyi yol onlara güvenmek ve güvenlerini kazanmak değil mi?..
Bu konu da en büyük rol kime veya kimlere düştüğü konusunda deneyim ve düşüncelerinizi paylaşmak ister misiniz?