Photo by Amina Atar on Unsplash
Borçların ve Borç İlişkilerinin Sona Ermesi, İbra, TBK m.132: Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir.
Borcun Sona Ermesi, m.166/3: Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.
Ceza Koşulu ve İbra, m.420/2-3-4: İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.
Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu halde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.
İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dahil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.
İbra Sözleşmesi: İbra sözleşmesi alacaklının alacak hakkından vazgeçmesini ve bu suretle borçlunun borcundan kurtulmasını sağlayan bir sözleşme olup bu özelliğiyle borcu sona erdiren sebeplerden birini oluşturur.
Hukuki Niteliği: İbranın bir sözleşme ile olması gerekir. Bu anlamda alacaklının alacağından tek taraflı vazgeçmesi, ibra niteliği taşımamaktadır. İş hukuku uygulamasında ibra sözleşmesi olarak ifade edilen belgeler borcun ifa edilerek sona erdiğini belgelemek amacıyla düzenlenmektedir. TBK m.132’de ibranın iki taraflı bir hukuki işlem, bir sözleşme olduğu ve alacaklının tek taraflı bir irade beyanıyla alacaktan vazgeçemeyeceği açıkça düzenlenmiştir. İbra belgelerinin geçerliliği işçiyi korumak amacıyla sıkı koşullara bağlanmıştır. İbranamede, özellikle yazılı şekil şartı aranmaktadır. İbranın geçerliliği alacaklıya diğer bir ifadeyle işçiye işçilik alacaklarının banka kanalıyla ödenmesi koşuluna bağlıdır. İşçiye yapılacak ödemenin bankaya yatırılmaması halinde ibraname geçersiz kabul edilecektir. İbra sözleşmesinde tüm ödemelerin eksiksiz hesaplanması ve miktar olarak belirtilmesi gerekir. İbra tarihi ile sözleşmenin sona ermesi arasında bir aylık sürenin bulunması, ibra konusu alacağın türü ve miktarının belirtilmiş olması, ödemenin noksansız ve banka aracılığı ile yapılması gerekir. Söz konusu koşulların gerçekleşmemiş olması halinde, ibranamenin geçersiz olacağı hükme bağlanmıştır.
İbranamenin Geçerlilik Koşulları: TBK m.420’de iş sözleşmelerine ilişkin olarak işçiden alınacak ibra belgelerinin geçerli olabilmesi için gereken şartlar belirlenmiştir. Buna göre;
- İbraname düzenleyecek işçi tasarruf yetkisine sahip olmalı: İbra sözleşmesi, niteliği itibariyle bir tasarruf sözleşmesidir. Bu nedenle tasarruf işleminin geçerlilik kazanmasında olduğu gibi, ibra sözleşmesinin de geçerli olması için imzalayan kişinin tasarruf ehliyetinin bulunması öncelikli bir geçerlilik şartıdır. İşçi, TBK hükümlerine göre yetkilendirdiği temsilci veya vekil vasıtasıyla da ibraname verebilir. Ancak böyle bir durumda verilecek temsil belgesi veya vekalet münhasıran ibraya ilişkin olmalı ya da ibra yetkisini açıkça içermelidir. Bu yetki olmadan yapılan ibra sözleşmesi yetkisiz temsil niteliğinde olup ancak hukuki işleme onay veya icazet verilerek geçerli hale getirilebilir.
- İbraname düzenleyecek işçinin iradesi sakatlanmamış olmalı: İmzalanan ibranamelerin geçerliliği işçinin iradesinin sakatlanmış olup olmadığına bağlıdır. İrade fesadı halleri değerlendirilirken objektif ölçütlerin yanında sübjektif değerlendirmeler de önemlidir. İrade fesadı iddiası ileri sürüldüğü halde kanıtlanamıyorsa, diğer koşulların gerçekleşmesi durumunda ibra iradesi geçerlidir. İrade fesadı hallerinin hukuki sonucu ise iptal yaptırımıdır
- İbraname düzenleyecek işçinin aşırı yararlanma halinin bulunmaması: Karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık olmamalı ve bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleşmemelidir. Aşırı yararlanma, iş hukuku uygulamasında ibra sözleşmesini geçersiz kılan en önemli nedenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Edimler arasında makul bir denge mevcut olmayan ve taraflardan birine “aşırı yararlanma” sağlayan ve olağan olarak nitelendirilmesi mümkün olmayan bir sözleşmenin yapıldığı durumlarda, bu sözleşmeden zarar gören tarafın dava açma yolu açıktır.
- İbraname yazılı olarak düzenlenmiş olmalı: İbranamenin düzenlenmesinde basit yazılı şeklin varlığı yeterli ve ibraname işçinin imzasını muhakkak içermelidir. İş Hukuku alanında yapılacak ibra sözleşmelerinde işçi alacaklarının ibrası söz konusu ise TBK m.420/2 gereğince ibra sözleşmesi yazılı yapılmalıdır. Matbu olarak düzenlenen veya üzerinde düzeltmeler yapılan ibranamelere ilişkin TBK’da bir düzenleme olmamakla birlikte, Yargıtayca bu ibranamelere şüpheyle yaklaşılmakta, somut olayın özelliklerine göre değerlendirme yapılmaktadır.
- İbranamenin sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir ay sonra alınmış olmalı: TBK m.420 göre zaman unsurunu sağlamayan ibra sözleşmesi kesin hükümsüzdür. Bildirimli fesihte, bildirim öneline ilaveten kanunun öngördüğü bir aylık sürenin geçmesi üzerine ibra sözleşmesi düzenlenebilir. İşverenin, bildirim öneline ilişkin peşin ödeme yapması halinde, fesih tarihinden itibaren 1 ay sonra ibra sözleşmesi düzenlenebilir. Bildirimsiz fesihte ise, fesih beyanının karşı tarafa ulaşması ile birlikte sözleşme sona erer ve bu tarihten itibaren 1 aylık süre başlar. Bu bekleme süresi ibra sözleşmelerinin düzenlenme zamanı ile ilgili olup ifayı ilgilendiren bir durum değildir. Başka bir anlatımla işçinin fesih ile muaccel hale gelen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve izin ücreti gibi haklarının ödeme tarihi bir ay süre ile ertelenmiş değildir. İbra sözleşmesi geçmişteki bir dönemi kapsar, gelecekteki bir hak ibra sözleşmesinin konusunu oluşturmaz. Yargıtay’ın da yerleşmiş içtihatları gereğince, iş sözleşmesi devam ederken düzenlenen ibraname düzenlendiği tarihten sonraki işçilik alacaklarını hükümden düşürmez.
- İbranamede ibra konusu alacağın türü ve miktarı açıkça belirtilmeli: TBK m.420/2 hükmünce; ibranamenin geçerli olması için ibra konusu alacağın türü ve miktarı açıkça belirtilmeli ve ödeme hak tutarına göre noksansız olmalıdır. İbranamede alacakların açıkça belirtilmeyerek “Alacağım kalmamıştır” gibi soyut ifadelere yer verilmesi ibranamenin dar yorumlanmasını gündeme getirecektir. Dolayısıyla, ibraname, sadece açıkça sayılan alacak kalemleri için geçerli sayılmaktadır.
- İbranameye konu olan alacağa ilişkin ödemenin banka aracılığı ile yapılmalı: İbra sözleşmesi uyarınca yapılacak ödeme hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Düzenleme emredici nitelikte olduğundan ibranameye konu olan alacak tutarı banka aracılığıyla ödenmemişse ibraname kesin olarak hükümsüzdür.
Belirtmek gerekir ki TBK m.420 işçinin alacaklı olduğu durumlar için, işçi yararına kısıtlamalar öngörmektedir. İşverenin cezai şart ve eğitim gideri talep ettiği, yine işçinin vermiş olduğu zararın tazminine dair uygulamalarda ve hatta sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde işçinin işverene borçlu olduğu durumlarda, taraflar herhangi bir sınırlamaya tabi olmaksızın işçinin borçlarını ibra yoluyla sona erdirebilirler.
İhtirazı Kayıt: İbraname düzenlenirken, işçi imza anında ibranameye ihtirazı kayıt eklerse ibraname geçersiz sayılır. İbranameye ihtirazı kayıt konulmuş ve ihbar, kıdem tazminatlarının ödendiği belirtilmişse artık bu alacaklara ilişkin olarak faiz talep edilemez. İbranamenin miktar içermesi zorunlu olduğundan miktar içermeyen ibranamelerde ihtirazı kayıt olup olmamasının bir önemi yoktur. Ancak 818 sayılı BK döneminde şartlı ya da ihtirazı kayıt içeren ibranameler somut olaya göre geçerli olabilecekken, 6098 sayılı TBK’nın ibraname düzenlemesi gereğince artık şarta bağlı ibranamelerin düzenleme alanı bulması pek mümkün değildir.
İbranamenin İstifa Beyanı İçermesi: Uygulamada sıkça ibraname başlığı altında “İş yerinden kendi isteğimle ayrılıyorum. Her türlü alacağımı aldım. İşverenden alacağım bulunmamaktadır.” şeklinde işçiye imzalatılan yazılı belgeler düzenlenmektir. Bu belgeler genellikle işverenler tarafından matbu hazırlanan ve işçilere imzalatılan belgelerdir. Bu durumda ibraname ayrıca istifa beyanı içermiş olacaktır. Sonuç olarak, burada ibraname geçerli olmayacak ancak istifa beyanı SGK kayıtlarındaki işten ayrılış kodu, tanık beyanları, işçinin başka bir işveren yanında çalışmaya başlaması gibi somut delillerle desteklenmek suretiyle kabul edilebilir.
İbraname ile Savunma Arasında Çelişki Olmamalı: İbraname ile savunma arasında çelişki olması durumunda ibraname geçersiz sayılır. Ancak ibranameyi bütünüyle geçersiz saymak yerine ibraname sadece savunma ile çelişen kısım yönünden geçersiz sayılır ve diğer kısımlar yönünden ibraname geçerliliğini korumaya devam eder. Yargıtay bir kararında: “İbranamede hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacaklarının ödendiğinden bahsedilmekte davaya cevapta ise davacı işçinin hafta tatili ve ulusal bayram genel tatillerde çalışmadığı savunulmaktadır. Hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacak talepleri bakımından savunma ile çelişen ibraya değer verilemez. Fazla mesai alacağı bakımından ise savunma ile çelişmeyen ibraya değer vermek gerekir.” hükmünü kurmuştur.
İbranamenin Miktar İçerip İçermemesi: İbranamenin geçerliliği ödenecek alacakların miktarlarının açıkça ve net bir şekilde belirtilmiş olmasına bağlıdır. Burada miktardan kasıt işçiye ibraname ile ödenen miktardır. İbraname aksi anlaşılmadıkça borcun tamamı için yapılmış sayılır. Yerleşik Yargıtay kararları uyarınca da miktar içermeyen ibranamelerin borcun tamamı için yapıldığı kabul edilmiştir. Yargıtay, ibranameye açıkça fazla mesai, hafta tatili gibi ücret alacaklarının olmadığı yönünde bir beyan yazıldığında, bu beyana itibar edilmesi gerektiğini, zira işçinin hak kazanmadığı bir alacağın ibraya konu olamayacağını, ayrıca miktarları açıkça yazılmayan alacakların ibraya konu olmasının mümkün olmadığını belirterek ibranameyi geçersiz saymıştır.
Yargıtay kararlarında; “miktar içermeyen ibranamelerde irade fesadı denetimi yapılması gerektiği, somut olaya göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler üretilmesi gerektiği, fesihten sonra düzenlenen ve tek tek alacak kalemleri sayılmış ibranamelerin geçerli olduğunu, ibranamede yer almayan işçilik alacakları yönünden ise borcun sona ermediği, savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibraya yine de değer verilmesi gerektiği, bu sebeple bu tip ibranamelerde ibraname ile belirtilen alacaklar bakımından ibranamenin makbuz hükmünde sayılabileceği, çelişki olan alacaklar bakımından çelişki nedeniyle ibranamenin geçersiz olacağı, miktar içermeyen ancak çelişkili olmayan alacaklar bakımından ise ibraya değer verilebileceği” belirtilmiştir.
İbranamede belirtilen alacakların tek tek ve açıkça türleri ve miktarları da yazılarak gösterilmiş olması gerekir. İşçinin “Hiçbir alacağım kalmadı” veya “Bütün yasal haklarımı aldım” şeklinde soyut irade beyanı yeterli değildir. Alacakların miktar belirtilmeksizin tek tek yazılmış olması halinde de ibraname geçersiz sayılır. İşçi, ibranameyi imzalarken alacakların bir kısmının üstünü çizmiş ve bu şekilde ibranameyi imzalamış ise, üstü çizilen alacaklar yönünden ödeme yapılmamış sayılır.
İbra Sözleşmesinin Taraflar Yönünden Sonuçları: İbranamenin konusunu tek bir alacak hakkı ya da alacak hakkından doğan yan haklar oluşturabilir. Önemli olan asıl borcun sona ermesi halinde faiz, cezai şart gibi feri hakların da sona erip ermeyeceği sorunudur. Aksi kararlaştırılmadığı sürece ibraname asıl alacağın ortadan kaldırılması ile feri hakları da sona erdirecektir. Feri alacak kapsamına cezai şart, faizin yanında TBK m.131 uyarınca alacağı garanti eden kefalet ve rehin gibi alacak hakları da girer. Alacaklı işlemiş faiz alacağını saklı tutarsa ya da somut olayın özelliklerine göre alacaklının işlemiş faizi saklı tuttuğu anlaşılırsa faiz borcu asıl borç sona erse bile devam eder. Feri hakların sona ermesi için asıl borcun tamamının sona ermesi gerekmez. Bu durumda asıl borç sona erdiği miktarda feri haklar da sona erecektir. Aynı zamanda feri haklar asıl alacaktan ayrı olarak da ibra sözleşmesinin konusunu oluşturabilir. Ancak bu halde feri hakkın ortadan kalkması ile asıl alacak sona ermeyecektir.
İspat Yükü: İrade fesadı iddiasında bulunulması durumunda ispat yükü, ibra sözleşmesinin geçersizliğini ileri süren işçiye aittir. Aynı şekilde, işçi ibranameye ihtirazı kayıt koyduğunu kendisi ispatlamalıdır. İşçilere matbu olarak imzalatılmış, boşlukları sonradan doldurulmuş ibranameler içeriğinde “hiçbir alacağın kalmadığı” yönünde bir beyan içeriyor olsa bile somut olayın özelliğine göre geçersiz sayılabilir. Beyaza ya da boşa imza halinin olması durumunda bu durumun işçi tarafından ispat edilmesi gerekir. İşçi bu durumu tanık dahil her türlü delille ispat edebilir.
Kaynakça:
- 6098 Sayılı TBK
- Yargıtay Kararları
- SÜZEK, Sarper, İş Hukuku, 2021
- KANTEMİR, Taylan, İş Hukukunda İbraya İlişkin Emsal Kararlar, Sunum
- ÖNCÜ, Gülendam, İş Hukukunda İbra Sözleşmesi, 2021, Yüksek Lisans Tezi
- SARIHAN, Banu Bilge, NEÜHFD, 2020, C.3, S.1, s.99-119, Türk Borçlar Hukukunda ve İş Hukukunda İbranın Hukuki Boyutu
“Hukuki konularda hak kaybına uğramamak için avukatınızdan destek almanızı tavsiye ederiz.”
Bu makale, makalenin yazım tarihi itibarıyla yürürlükte olan mevzuat dikkate alınarak Av. Arb. Erol Aslan tarafından hazırlanmıştır. Her olaydaki maddi vakalar ve özellikleri ile bunların uygulama ve sonuçları farklı olacağından, bu makale yalnızca bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmış olup, bir hukuki görüş veya öneri teşkil etmez ve bu şekilde yorumlanamaz.