Designed by Freepik
İş K. m.2: Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.
Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.
Asıl İşveren ve Alt İşveren Kavramları: Alt İşverenlik Yönetmeliği m.3’e göre “asıl işveren”, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işleri veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işleri diğer işverene veren, asıl işte kendisi de işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar, “alt işveren” ise bir işverenden, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan, bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar olarak ifade edilmiştir.
Asıl İşveren ile Alt İşveren Arasındaki İlişkinin Hukuki Temelleri: Kanunda taraflar arasındaki ilişkiyi kuran sözleşmenin niteliği konusunda herhangi bir hüküm ve sınırlama bulunmamaktadır. Uygulamada ise bu tür bir ilişkide bulunan işverenler arasındaki hukuki ilişkinin çoğunlukla bir eser sözleşmesine dayandığı görülmekle birlikte bu yönde bir zorunluluk söz konusu değildir. Nitekim bir alt işverenlik ilişkisinde her iki işveren arasında temelde, taşıma veya kira gibi başka bir çeşit sözleşme türünün de bulunması mümkündür. Başka bir ifadeyle asıl işveren ile alt işveren arasında temelde bulunan ilişki, niteliğine göre, eser, taşıma, kira gibi çeşitli sözleşmelere dayanabilir. Bu kapsamda örneğin, bina inşaatında kalorifer tesisatını döşeme işinin alt işverene verilmesi eser sözleşmesine; bir oteldeki restoranın işletilmesinin başkasına bırakılması kira sözleşmesine; üretilen malların teslim edilecek yere kadar götürülmesi ise taşıma sözleşmesine dayanmaktadır.
İki işveren arasında yapılan bir sözleşme, her durumda, asıl işveren- alt işveren ilişkisi kurulması sonucunu doğurmamaktadır. Nitekim bu sonucun ortaya çıkabilmesi için taraflar arasındaki ilişkinin aynı zamanda İş K. m.2/6’ncı fıkrasında yer alan şartları taşıması gerekmektedir. Bu kapsamda örneğin, aralarında kira sözleşmesi olan ancak birinin diğerinin işyerinden iş alma durumu olmaksızın kendi iş organizasyonu kapsamında üretim yapan iki işveren arasında bir asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığı söz konusu değildir. Yine asıl işveren ile alt işveren arasında temelde bulunan ilişkinin bir vekalet sözleşmesine dayanması da mümkün görünmemektedir. Çünkü bu ilişkide alt işveren, asıl işveren karşısında işveren vekili durumunda değildir. Alt işverenlik ilişkisinin oluşması için, asıl işverenin işyerinde asıl işveren işçilerinin yanı sıra alt işveren işçilerinin de çalışması esastır. Çanta üretimi yapan bir işverenin, üretimin bir kısmının bir başka işverene verilmesi ve kendisine iş verilen işverenin üretimini kendine ait işyerinde yapması halinde de taraflar arasında bir alt işverenlik ilişkisi doğmaz. Yine, bir işverenden anahtar teslimi bir yapı işi, örneğin bir yol yapım ihalesinin tamamını alan kişi, alt işveren konumunda değil işveren konumundadır.
Asıl İşveren Alt İşveren İlişkisinin Unsurları:
- İki Farklı İşverenin Varlığı; İlişkide varlığı gerekli olan iki işverenin bulunmasıdır. Nitekim bu durum İş K. m.2/6 hükmünde “Bir işverenden işyerinde yürüttüğü işlerde iş alan diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” denilmek suretiyle ifade edilmiştir. İlgili hükümde yer alan “bir işveren” ve “iş aldığı işveren” ifadeleri ile asıl işverenin, “iş alan diğer işveren” ifadesi ile de alt işverenin kastedilmektedir. Bu oluşumların, her şeyden önce, işveren olmanın gerektirdiği koşullara sahip bulunmaları, yani kendilerine iş sözleşmesi ile bağlı işçi çalıştırıyor olmaları gerekmektedir. Bu kapsamda bir işverenden iş alan ancak aldığı bu işi bizzat kendisi veya kendisine iş sözleşmesi ile bağlı olmayan çalışanları (örneğin stajyerleri) aracılığıyla yerine getiren kişi ile iş aldığı işveren arasındaki ilişkinin, asıl işveren- alt işveren ilişkisi olarak nitelendirilmesi de mümkün değildir. Kendisi işçi çalıştırmayan bir kimsenin (iş sahibinin) işin yapılmasını tamamen bir başka işveren veya işverenlere bırakması durumunda da asıl-alt işveren ilişkisinin varlığından bahsedilemeyecektir. Örneğin anahtar teslimi işlerde bir asıl işveren- alt işveren ilişkisi söz konusu değildir.
İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında, iş anahtar teslimi verildiğinde veya işveren kendi iştigal konusu olmayan bir işi kendisi sigortalı çalıştırmaksızın bölerek ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı) yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt-üst işveren ilişkisi bulunmayacaktır. (Y10HD)
- İşin Asıl İşverenin İşyerinde Yapılması; İşverenin, başka bir işverenden aldığı işi fason olarak kendisine ait olan bir işyerinde yerine getirmesi durumunda asıl işveren- alt işveren ilişkisinin varlığından yine bahsedilemeyecektir. Üstenilen iş, asıl işverenin iş organizasyonu içerisinde kalan işyeri, eklentileri gibi herhangi bir yerde görülmesi gerekir.
Alt işveren, işçilerini asıl işverene ait işyerinde çalıştırıyor olmalıdır. Bu bakımdan da bir işverenden iş alan, ancak işi kendi işyerinde gören işveren (fason üretim yapan) ile diğeri arasında yine böyle bir ilişki doğmaz. (Y9HD)
- Mal ve Hizmet Üretimi; İş K. m.2/6 hükmünce alt işverene verilecek işin işyerinde yürütülen mal ve hizmet üretimine ilişkin olması gerekmektedir. Yargıtay’a göre, bir işyerindeki asıl işin bir bölümü ancak “işletmenin ve işin gereği” ile “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirme” koşullarının birlikte gerçekleşmesi halinde alt işverene bırakılabilir.
- İşçilerin Sadece Asıl İşverene Ait İşyerinde Çalıştırılması; Alt işveren ilişkisinin kurulabilmesi için alt işverenin, asıl işverenden aldığı iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde ve aldığı işte çalıştırması gerekmektedir.
Alt işveren üstlendiği iş için görevlendirdiği işçilerini sadece o işyerinde aldığı işte çalıştırmalıdır. İşçiler sadece asıl işverene ait işyerinde değil de farklı işverenlere ait çeşitli işyerlerinde çalışıyorlarsa, asıl işveren alt işveren ilişkisinden söz edilemez. (Y22HD)
Asıl İşverenin ve Alt İşverenin Sorumluluğu: İş K.’da asıl işveren için getirilmiş olan yükümlülük sınırsız bir sorumluluk niteliğinde değildir. Zira bu durum ilgili hükmün gerekçesinde de belirtildiği gibi alt işverenin işçisinin o işyeriyle ve orada çalıştığı süreyle sınırlı olup, alt işverenin işçilerinin İş Kanunundan, iş sözleşmesinden ve alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan hükümlerinden yükümlülüklerini kapsamaktadır. Asıl işverenin sorumluluğu sadece kendi işyerinde çalışan alt işveren işçilerini kapsamaktadır. Bu itibarla; asıl işverenin, alt işverenin kendi işyeri dışında çalışan diğer işçileri bakımından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Öte yandan asıl işverenin müteselsil sorumluluğu alt işveren işçisinin, asıl işverene ait işyerinde çalıştığı süre ile sınırlıdır. Asıl işverenin sorumluluğunun başladığı tarih, alt işveren tarafından görevlendirilen işçilerin asıl işverene ait işyerinde fiilen çalışmaya başladıkları tarihtir.
İş K. m.2/6 hükmünce; asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Asıl işverenin, alt işverenin işçilerine karşı alt işveren ile birlikte sorumlu tutulmasının temel sebebini işçilerin haklarının güvence altına alınmak istenmesi oluşturur. Ayrıca bu ilişkide alt işveren tarafından üstlenilen işin çoğunlukla belirli süreli ve geçici nitelikte olması, iş bittikten sonra işçilerin hizmet akdinin sona ermesi ve artık işverenlerine ulaşamamaları sonucunu doğurmakta; bu ise alt işverenin işçilerinin alacaklarına kavuşmaları konusunda sakıncalı bir durum ortaya çıkarmaktadır. İşte bu sakıncalı durumu bertaraf etmek isteyen kanun koyucu alt işverenin işçilerinin faaliyeti sonucu menfaat elde eden asıl işvereni de bu kişilerin haklarından sorumlu tutma yoluna gitmiştir.
Asıl işveren- alt işveren ilişkisinin en önemli sonucunu her iki işverenin, alt işverenin işçilerine karşı olan “birlikte sorumluluğu” oluşturmaktadır. Sorumluluğun türü müteselsil sorumluluktur. Bu durumun sonucu olarak ise alt işverenin işçisi, haklarını; asıl işverenden, alt işverenden veya bunların her ikisinden birlikte talep edebilir. Hatta işçinin işverenlerden biri hakkında açtığı davada kesinleşen karara rağmen alacağını tahsil edememesi durumunda bile sonradan diğer işverene başvurması ve alacağını bu işverenden talep etmesi mümkündür. Asıl işverenin ödediği miktar kadar alt işverene rücu hakkı ise saklıdır. Asıl işverenin sorumluluğunun doğması için her şeyden önce, taraflar arasında geçerli olarak kurulmuş bir asıl işveren- alt işveren ilişkisinin bulunması ve işçiye bu ilişki içerisindeki çalışmasından kaynaklanan haklarının ödenmemiş olması gerekir. Bunun yanı sıra İş K. m.2/6 hükmünde öngörülen sorumluluk bir “kusursuz sorumluluk hali” olduğundan asıl işverenin sorumluluğunun ortaya çıkabilmesi için kendisine bir kusur atfedilmesine gerek bulunmamaktadır. Öte yandan İş K. m.2/6 hükmünde öngörülen müteselsil sorumluluğun bir niteliği olarak alt işveren işçisinin asıl işverene başvurabilmek için onu veya öncesinde kendi işverenini (alt işvereni) temerrüde düşürmesine gerek yoktur. Yani alt işveren işçisi alacağı muaccel hale geldiği ve ödenmediği takdirde doğrudan asıl işverene başvurabilir. Alt işveren ilişkisinde işverenlerin birlikte sorumluluğunu düzenleyen İş K. m.2/6 hükmü emredici nitelikte olup, işçi aleyhine aksinin kararlaştırılması mümkün değildir. Bu sebeple tarafların aralarında müteselsil sorumluluğu sınırlayan ya da ortadan kaldıran bir anlaşma yapmalarının işçi yönünden herhangi bir bağlayıcılığı söz konusu olmayacaktır.
Asıl işverenin sorumluluğu ayrıca miktar bakımından da sınırlıdır. Alt işveren işçileri, kendi işverenlerinden isteyebilecekleri miktardan daha fazlasını asıl işverenden isteyemez. İş K.’nda asıl işveren ve alt işveren için öngörülmüş olan birlikte sorumluluk hukuki bir sorumluluk olup, cezai ve idari sorumluluğu kapsamamaktadır. Bu durumun temel sebebini ise cezaların şahsiliği ilkesi oluşturmaktadır.
Kanunun Belirlediği Özel Muvazaa Kriterleri: Kanun metninde, işçilerin bazı hak yoksunluğuna maruz kalmalarına neden olan muvazaalı durumlar örneklerle açıklanmaktadır. Buna göre, daha önce veya halen asıl işverene ait işyerlerinde istihdam edilen çalışanların alt işverenin bünyesine geçirilmesiyle haklarının kısıtlanması durumu genel olarak muvazaalı kabul edilmektedir. Alt işverenlik ilişkisindeki özel muvazaa hallerini belirleyen kriterler;
- Asıl işveren işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirmek suretiyle haklarının kısıtlanması,
- Asıl işverenin işçisinin alt işveren olması,
- Asıl işin bir bölümünde uzmanlık gerektirmeyen işlerin alt işverene verilmesi,
Yargıtay’ın Belirlediği Muvazaa Kriterleri: Yargıtay, muvazaalı alt işverenlik veya yasaya aykırı alt işverenlik durumu gibi bir ayrım yapmadan, yasaya aykırılık durumlarını da içeren iş hukukuna ve özellikle de alt işverenliğe has bir muvazaa kavramını benimsemektedir. Yargıtay, yasa ile yasaklanan alt işverenlik ilişkisini doğrudan geçersiz saymak yerine, bahse konu tahditleri birer muvazaa kıstası olarak ele almaktadır. Yargıtay kararlarında alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespitindeki bazı kıstaslar;
- Asıl işverenin, işveren sıfatının bulunmaması,
- Alt işverenin aldığı işte işçi çalıştırmadan işi başka işverene vermesi,
- Alt işverenin asıl işverenden aldığı işte sadece görevlendirdiği işçilerini çalıştırmaması,
- Asıl işverenin alt işveren işçileri üzerinde yönetim hakkını doğrudan kullanması,
- Asıl işverenin işçilerinin sayısını düşürmek için alt işverene iş vermesi,
- İşyerinde çalışan işçilerin görünürde alt işverene bağlanmış olması,
- Alt işverenin aldığı işi asıl işverenin işyerinde yapmaması,
- Alt işverenlik uygulamasının işçi teminine yönelik olması,
- Alt işverenin sermayesinin düşük olması ve araç-gerecin asıl işverence sağlanması,
- Alt işveren işçilerinin asıl işverenle yapılan sözleşme kapsamı dışındaki işlerde çalıştırılması,
- Toplu iş sözleşmesi yapılma sürecinde alt işveren ilişkisinin kurulmasıdır.
Asıl İşverenin Sorumluluğunun Kapsamına Giren Yükümlülükler: Alt işveren işçisinin bireysel iş hukukundan doğan taleplerinin kaynağını İş K. ve iş sözleşmesi ile bunun ekleri oluşturmaktadır. Bu kapsamda alt işveren işçisi, hak kazandığı tüm ücret ve ekleri ile izin ücreti, İş K.’dan doğan tüm tazminatlar ve iş sözleşmesinde düzenlenmiş olan tazminat ya da cezai şart gibi tüm alacaklarını müteselsil sorumluluk hükümlerine dayalı olarak asıl işverenden talep edebilecektir. Asıl işverenin alt işveren işçisine karşı sorumlu olduğu iş kanunundan doğan yükümlülükler arasında ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, kötü niyet tazminatı, ayrımcılık tazminatı, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti, fazla çalışma ücreti, bayram tatili, hafta tatili ve genel tatil ücreti ile yıllık ücretli izin alacağı bulunmaktadır. İhbar tazminatı, kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacağı iş sözleşmesinin feshine bağlı olarak doğan alacaklardandır. Başka bir ifadeyle işçinin bu alacak kalemlerini iş sözleşmesi devam ederken talep etme hakkı bulunmamaktadır. Kıdem tazminatı konusunda ise 1475 sayılı mülga İş Kanunu’nun halen geçerli bulunan m.14 uygulanmaktadır.
Alt işverenle iş sözleşmesi sona eren bir işçinin, işçilik alacaklarından, alt işveren asıl işveren ilişkisi daha önce sona ermiş olsa bile, asıl işvereninin alt işverenlik ilişkisinin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden alt işverenle birlikte sorumlu olacağını ifade etmiştir. (Y9HD)
Alt işveren işçisinin iş sözleşmesinin asıl işveren- alt işveren ilişkisi devam ederken veya bu ilişkinin bitiminde doğrudan feshedilmesi halinde, asıl işverenin bu alacak kalemleri yönünden alt işveren işçisine karşı alt işveren ile birlikte sorumluluğu bulunmaktadır. Ancak iş sözleşmesinin, asıl işveren- alt işveren ilişkisi sona erdikten sonra fakat alt işveren işçisinin alt işverenin kendi yanında veya farklı bir asıl işverenin yanında çalıştığı sırada feshedilmesi durumunda, (eski) asıl işverenin söz konusu alacak kalemlerinden sorumluluğu konusunda bir ayrım yapılması gerekmektedir.
Asıl işveren- alt işveren ilişkisi sona erdikten sonra (ya da ilişki devam ederken) iş sözleşmesi feshedilen alt işveren işçisinin kıdem tazminatından asıl işvereni, işçinin kendi işyerinde çalıştığı dönem ile sınırlı olmak üzere sorumlu tutmakta iken; asıl işveren- alt işveren ilişkisi sona erdikten sonra iş sözleşmesi feshedilen alt işveren işçisinin ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağından asıl işverenin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını… (Y9HD)
Alt İşverenlerin Değişmesi Halinde Sorumluluk: Bir alt işveren ilişkisinin işin yerine getirilmesi, sözleşmede kararlaştırılan sürenin dolması ya da bu ilişkinin bozulması gibi herhangi bir sebeple sona ermesi halinde gerçekleşmesi beklenilen sonuç, alt işverenin asıl işyerinde çalıştırdığı işçilerini de alarak o işyerinden ayrılması ve ardından işin başka bir alt işveren tarafından üstenilerek yerine getirilmeye başlanması durumudur. Bu ihtimalin gerçekleşmesi halinde asıl işveren ile işi alan diğer işveren arasında yeni bir alt işveren ilişkisi kurulmakta; işi üstlenen ilk alt işveren ile sonraki alt işveren arasında ise herhangi bir hukuki ilişki bulunmamaktadır. Bu sonuca bağlı olarak ilk alt işverenin işçilerinin ödenmeyen haklarından asıl işveren kendi işyerinde çalıştıkları süre ile sınırlı olarak sorumlu olmaya devam ederken, sonraki alt işverenlerin ise bunların alacaklarından herhangi bir sorumluluğu söz konusu olmamaktadır.
Buna karşın, süresi sona eren alt işverence işçinin iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde, yapılan fesih bildirimi ile iş ilişkisi sona ereceğinden, işçinin daha sonra yeni alt işveren yanındaki çalışmaları yeni bir iş sözleşmesi niteliğindedir. (Y9HD)
Öte yandan alt işveren ilişkisinin sona ermesi ile birlikte alt işverenin işçilerini alarak asıl işyerinde ayrılmak yerine bu işçilerin iş sözleşmesini açıkça feshetmesi ortaya çıkması mümkün olan diğer bir ihtimaldir. Bu durumda sözleşmesi feshedilen işçilerin asıl işyerindeki aynı işi alan diğer alt işveren yanında çalışmaya devam etmeleri, bu işveren ile işçiler arasında yeni bir iş (hizmet) sözleşmesi kurulması olarak değerlendirilmektedir. Belirtmek gerekir ki bu halde sözleşmeyi fesheden işveren ile yeni alt işveren arasında yine bir hukuki ilişki bulunmamakta ve bu işverenlerin işçilere karşı birlikte sorumluluğu söz konusu olmamaktadır. Öte yandan asıl işverenin sözleşmesi feshedilen işçilere karşı çalıştıkları döneme ilişkin ödenmeyen alacakları ile feshe bağlı haklarından, ilk alt işverenle birlikte yasa gereği olan sorumluluğu ise devam etmektedir.
Taraflar arasındaki alt işverenlik ilişkisi sona ermesine rağmen alt işveren işçilerinin sözleşmeleri sona ermez ve bu işçiler de hiç ara vermeden asıl işyerindeki aynı işi alan yeni alt işveren yanında çalışmaya devam ederse, Yargıtay da böyle bir durumda “işyeri devri kurallarına göre hareket edilmesi” gerektiğini verilen kararlarında belirtmektedir.
Alt işveren işçilerinin alt işverenin işyerinden ayrılmasına rağmen yeni alt işveren yanında aynı şekilde çalışmayı sürdürmeleri halinde, alt işverenler arasında İş Kanunu’nun 6. maddesi anlamında bir işyeri devrinin kabulü gerekir. Bu durumda yeni alt işverenin, devam eden hizmet akitlerini de devraldığı aynı maddede hükme bağlanmıştır. İşçinin asıl işverenden alınan iş kapsamında ve değişen alt işverenlere ait işyerinde ara vermeden çalışması halinde, işyeri devri kurallarına göre çözüme gidilmesi gerekmektedir. Bu durumda değişen alt işverenler işçinin iş sözleşmesini ve doğmuş bulunan işçilik haklarını da devralmış sayılırlar. (Y22HD)
Asıl İşveren-Alt İşveren ilişkisinde İşe İade Sorunu: İşe iade davalarında, davanın sadece asıl işverene yöneltilmesi doğru olmayacaktır. Çünkü işçi, alt işverenin işçisidir ve dava açmak için aranan 30 kişi sayısının değerlendirilmesinde alt işverenin işçilerine dahildir. Davanın alt işverene ya da alt işverenle beraber asıl işverene açılması karşı açılması gerekmektedir. Fakat her iki işverene karşı dava açılabilmesi için asıl işveren-alt işveren ilişkisinin fesih anında var olması gerekmektedir. Çünkü söz konusu ilişkinin ortadan kalkmasından sonra sadece bir işyerinden söz edilebileceğinden davanın da o işverene karşı açılması gerekmektedir. İşe iade davasının her iki işverene birden açılması halinde işe iade yükümlülüğü alt işverene aittir. Asıl işveren de işe iade kararı sonrasında işçinin işe başlamak için başvurusu ve alt işverenin işe almamasından kaynaklanan işe başlatmama tazminatı ile dört aya kadar boşta geçen süre ücretinden alt işveren ile beraber sorumlu olacaktır.
Kaynakça:
- 4857 sayılı İş Kanunu
- Alt İşverenlik Yönetmeliği
- SÜZEK Sarper, İş Hukuku, 21. Baskı
- ERYILMAZ Fahri, Yargıtay Kararları Işında Muvazaalı Alt İşverenlik İlişkisi
- KILIÇ Abdulkadir, Türk İş Hukukunda Üçlü İlişkiler Bağlamında Asıl İşveren – Alt İşveren İlişkisinin Geçici İş İlişkisi ile Karşılaştırılması
- ŞENER, Zeynep Işın, Alt İşverenlerin Değişmesinin İşçilik Alacaklarına Etkisi ve Sonuçları
- YILMAZER, Hülya, Asıl İşveren –Alt İşveren İlişkisinin Sınırları
“Hukuki konularda hak kaybına uğramamak için avukatınızdan destek almanızı tavsiye ederiz.”
Bu makale, makalenin yazım tarihi itibarıyla yürürlükte olan mevzuat dikkate alınarak Av. Arb. Erol Aslan tarafından hazırlanmıştır. Her olaydaki maddi vakalar ve özellikleri ile bunların uygulama ve sonuçları farklı olacağından, bu makale yalnızca bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmış olup, bir hukuki görüş veya öneri teşkil etmez ve bu şekilde yorumlanamaz.