Designed by Freepik
Nişanlılık Kurumu: Evliliğe hazırlık ya da evliliğe geçiş dönemi olarak tanımlanan nişanlılık sürecinin amacı; nişanlıların birbirini yakından tanımalarını sağlamak olduğu düşünülse de kanun koyucunun nişanın bozulması halinde taraflara bazı haklar ve yükümlülükler yüklediği göz önünde bulundurulduğunda, bu kurumun düzenlenmesindeki asıl amacın nişanlıların gelecekte yapmaları beklenen evlilik hazırlıklarına güven içinde başlamalarını sağlamak olduğu anlaşılmaktadır. “Nişanlılık” kurumu, nişanlı taraflara evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermez. Taraflardan birinin kusuruna dayalı olarak nişanın sona ermesi ya da nişanın tek taraflı olarak sona erdirilmesi halinde; nişanı haklı bir sebebe dayanmadan sona erdiren ya da nişanın sona ermesinde kusurlu olan tarafın maddi ve manevi tazminat ödemesi ile hediyelerin iadesi talebi söz konusu olabilir.
Nişanın bozulması yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi, tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Yukarıda bahsi geçen maddeden de anlaşılacağı üzere nişanın bozulmasından dolayı manevi tazminatı, kusursuz olan nişanlı, kusurlu olan nişanlıdan isteyebilir. Nişan ilişkisi yalnızca nişanlanan taraflar arasında meydana gelir, bu nedenle nişanın bozulmasının manevi sonuçları da yalnızca bu taraflar arasında etkisini gösterir. Somut olayda nişanlı davalı taraf, başkasıyla kaçarak nişanı bozduğunu kendisi ikrar etmiş, tanık beyanlarıyla da sabit görülmüştür. Bu nedenle nişanın bozulmasında kusurlu olduğu, davacı olan nişanlının da bu olay nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğramış olduğu ortadadır. (Y3HD)
Nişanlanmanın Sona Ermesi: Nişanlanma; asıl amaç olan evlenme ile son bulabileceği gibi, tarafların iradeleri doğrultusunda ya da taraflardan tamamen bağımsız bazı sebeplerle evlenme gerçekleşmeden de sona erebilmektedir. Bu haller;
- Evlenme; tarafların karşılıklı iradesi resmi nikahla evlenmek değil de yalnızca dini nikah ile yaşamak ya da nikahsız yaşamak ise tarafların iradeleri gerçek bir evlilik birliği kurulması olmadığından ve taraflar arasında resmi nikah kıyılmadan yapılan bir evlilik “yok hükmünde” olacağından nişanlanmadan bahsetmek mümkün değildir. Yine tarafların evlenme akdi yapmak gibi bir niyetleri olmaksızın beraber yaşamaları da nişanlanma olarak kabul edilemez. Dolayısıyla bu tür durumlarda bu kişilerin birbirlerine verdikleri hediyelerin iadesini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talep etmeleri söz konusu olacaktır. Nişanlılardan birinin bir başkası ile evlenme hali, evlenen kişinin nişan sözleşmesi ile artık bağlı kalmak istemediği, başka bir deyişle nişanlısı ile evlenmek istemediği yönünde karine oluşturacaktır. Nişanlılardan birinin üçüncü bir kişi ile evlenmesi olağan bir sona erme sebebi değildir, dolayısıyla nişanlısı bir başkası ile evlenen tarafın tazminat isteme hakkı gündeme gelecektir.
- Ölüm ve Gaiplik; Ölüm ve gaiplik halinde hediyelerin iadesi istenebilir. Ancak bu durumda ölen nişanlıdan hediyelerin iadesi talep edilemeyeceğinden ya nişanlının yasal mirasçılarından ya da nişanlının ana babaları gibi hareket eden kimselerden talep edilebilir. Aynı şekilde, ölen nişanlının yasal mirasçıları ya da ana babası gibi hareket eden kimseler de diğer nişanlıdan hediyelerin iadesini talep edebilirler.
- Anlaşma; Tarafların ikisinin de iradesi bu yönde ise karşılıklı anlaşarak nişanlılığı her zaman sona erdirebilirler. Nişanlanma şekle tabi olmadığı gibi nişanın karşılıklı olarak sona erdirilmesi de bir şekle tabi değildir. Nişanlılar, nişanlılık ilişkisinin kurulmasından itibaren evlilik gerçekleşinceye kadar her zaman anlaşarak nişanı sona erdirebilecekleri gibi taraflar nişanlılık durumunu karşılıklı anlaşarak sona erdirmeleri halinde birbirlerinden maddi ve manevi tazminat talebinde bulunamazlar. Ancak TMK’da açıkça “nişanlılığın evlilik dışında herhangi bir sebeple” sona ermesi durumunda hediyelerin iadesinin istenebileceği düzenlenmiş olduğundan, tarafların anlaşarak nişanlılığı sona erdirmeleri durumunda da hediyelerin iadesi talep edilebilir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan kişilerin nişanlanmaları mümkün değildir. Nişanlanma kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğundan, ayırt etme gücüne sahip kişiler için nişanın sona erdirilmesi kararını da kişi kendisi vermelidir, bu yönde yasal temsilcinin icazeti gerekmez. Ayrıca sınırlı ehliyetsizlerin nişanlanmalarının geçerliliği yasal temsilcilerinin rızasına bağlı iken, evlenmekten vazgeçerek nişanlılık durumunu sona erdirmeleri yasal temsilcilerinin rızasına bağlı değildir.
Evli bir kişinin nişanlanması söz konusu olamayacağından, yapılan nişan töreni hukuki anlamda bir şey ifade etmez. Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında; bu tip durumlarda, eylemin haksız fiil niteliğinde olduğu ve nişan kapsamında değerlendirilemeyeceği vurgulanıp, davanın aile mahkemesinde değil, genel mahkemelerde (değere göre Asliye veya Sulh Mahkemelerinde) bakılıp sonuçlandırılması gerektiği şeklindedir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece re’sen gözetilmelidir. (Y3HD)
- Tek Taraflı İrade Açıklaması ile Sona Ermesi (Nişandan Dönme, Nişan Atılması); Nişanın bozulması, nişanlılardan birinin nişanı bozduğunu açıkça söylemesi ya da bu anlama gelen bir ifade kullanması yoluyla gerçekleşebileceği gibi zımni bir irade beyanı ile de gerçekleşebilir. Haklı ya da önemli bir sebebin mevcut olup olmamasının bir önemi yoktur. Haklı bir sebebin varlığı yalnızca nişanın bozulmasının doğuracağı sonuçlar bakımından önem arz eder. Haklı sebebin varlığı, nişanlılığın devamının ve evliliğin nişanlılardan biri açısından artık beklenememesi durumunda söz konusu olur. İki tarafın da kusuru yoktur, ancak ortada haklı bir sebep vardır ve taraflar bu sebebe dayanarak nişanı bozabilirler. Veya haklı sebep, diğer nişanlının kusurlu bir davranışından kaynaklı olarak da ortaya çıkabilir. Haklı sebebin varlığını ispat yükü bunu iddia eden taraftadır. Haklı sebebin varlığı halinde kusurlu olan taraf aleyhine TMK’nın m.120 ve 121. maddeleri gereğince tazminata hükmedilebilir ve hediyelerin iadesi gündeme gelir. Hediyelerin iadesini talep hakkı kusur durumundan bağımsız olduğundan kusuru olan taraf da hediyelerin iadesini isteyebilir. Ancak, TMK’ya göre; hediyelerin iadesinin istenilebilmesi için, taraflar arasında bir nişanlılık ilişkisinin varlığı, bu ilişkiye dayalı olarak verilen hediyelerin alışılmışın dışında olması, bu hediyelerin nişanlılar, nişanlıların ana babası ya da ana babası gibi davranan kimseler tarafından verilmiş olması ve nişanlanmanın herhangi bir sebeple sona ermiş olması gerekmektedir.
- Kesin Bir Evlenme Engelinin Ortaya Çıkması veya İmkansızlık; Taraflar arasında esasen evlenme engeli bulunup, bu durum taraflarca bilinmiyor da olabilir. Örneğin; taraflar birbiriyle yakın kan hısmı olup bu durumu bilmiyor olabilirler. Geçerli bir nişanlılık ilişkisi hiç doğmadığından tarafların birbirlerine aldıkları hediyelerin iadesi de ancak genel hükümlere göre talep edilebilirler.
- Bozucu Şartın Gerçekleşmesi; Taraflar, nişanlanmayı erteleyebilecekleri gibi birtakım şartların gerçekleşmesine ya da gerçekleşmemesine bağlı tutabilirler. Örnek olarak nişanlılardan birinin üniversiteyi iki sene içerisinde bitirmemesi halinde nişanlılığın sona ereceğine ilişkin bir şart bozucu niteliktedir. Bu durumda yalnızca tarafların birbirlerine verdikleri hediyelerin iadesi gündeme gelebilir. Tarafların birbirlerine karşı tazminat talepleri olamayacağı gibi ana babaları ya da bunlar gibi hareket eden kimselerin de tazminat talepleri olamaz
- İrade Bozukluğu Halleri; Tarafların evlenme iradelerinin yanılma, aldatma, korkutma sebebiyle sakatlanmış olması durumunda nişanlılık, iradesi sakatlanan kişinin tek taraflı irade beyanıyla son bulacaktır.
Gerçekte evli olan birisi bir başkası ile yeniden nişanlanma akdi yapamaz. Şayet yapılmış ise yapılan bu akit geçersiz olup yasal anlamda nişan akdi olarak kabulü olanaksızdır. (Y3HD)
Nişanlanmanın Sona Ermenin Sonuçları: Nişanlanmanın evlenmeye zorlama hakkı vermemesinin yanında kanun koyucu nişanı haklı bir sebebi olmaksızın bozan tarafın maddi ve manevi tazminat ile hediyelerin geri verilmesi yaptırımlarına tabi tutulabilmesini de mümkün kılmıştır.
- Maddi Tazminat; Nişanlılardan bir tanesi haklı bir sebebi olmadan nişanı bozduğu ya da nişan nişanlılardan birine yükletilebilen bir sebeple bozulduğu takdirde; kusurlu taraf diğer tarafa dürüstlük kuralları kapsamında evlenme niyetiyle yaptığı harcamalar ve katlandığı maddi fedakarlıkları karşılamak üzere uygun bir tazminat vermekle yükümlüdür. Bu madde kapsamında tazminat talep etme hakkı olan tarafın anası, babası ya da ana babası gibi davranan kişiler de aynı şartlar altında yaptıkları işbu harcamalar için uygun bir tazminat isteyebilirler. TMK’da açıkça belirtildiği üzere yalnızca nişanın bozulması durumunda talep edilebilecek olup, başka bir sona erme halinde TMK kapsamında maddi tazminat istenemeyecektir. Maddi tazminatın istenebilmesi; davacının nişanın bozulması sebebiyle zarara uğramış olması, nişanı bozan tarafın haklı bir sebebe dayanmamış olması ya da nişanın diğer nişanlıya yükletilebilen bir sebeple bozulmuş olması, zarar ile nişanın bozulması arasında illiyet bağı olması, davalının nişanın bozulmasında kusurlu olması şartlarının varlığına bağlanmıştır.
Davacının, karşılanacak olan zararı; nişanlanmanın hüküm ifade ettiğine inanmasından dolayı uğradığı yani nişanlanmamış olsa idi uğramayacağı parasal zarardır. Diğer bir deyişle menfi zarardır. Maddi tazminat kapsamında müspet zarar istenilemez, bunun sebebi nişanlanmanın TBK’ya tabi bir sözleşme olmamasıdır. Bu zararların tazmininin istenebilmesi için yapılan masrafların ancak dürüstlük kuralı çerçevesinde nişanlı bulunulan süre boyunca bu ilişkiden kaynaklı ve evlenme amacıyla yapılan harcamalar, katlanılan maddi fedakarlıklar ve giderler olması gerekmektedir. Örneğin nişan törenin yapıldığı yer için ödenen kira bedeli, nişanda dağıtılan ikramlar, düğün davetiyesi basım masrafları, balayı masrafları, tarafların evlendiklerinde oturacakları eve yapılan masraflar bu kapsamda kabul edilebilir. Ancak diğer nişanlının istemediğini açıkça beyan etmesine rağmen yapılan masraflar ya da aşırı lüks harcamaların maddi tazminat kapsamında talep edilmesi dürüstlük kuralı ile örtüşmeyeceğinden, bu tarz harcamalar maddi tazminata konu edilemez. Yine evlenmenin gerçekleşeceği düşüncesiyle satın alınmış şeylerin yeniden satılması durumunda bu satıştan elde edilen bedel tazminattan mahsup edilmelidir. Davacının iddiası ispat olursa hakim uygun bir tazminata hükmedebilir.
Nişanlılardan birinin diğerinin fiziksel özelliklerini beğenmediğini sürekli dile getirdiğini, nişanlısının basenlerini sürekli kontrol etmek istediğini ve bu hususta ailesinden bazı kişileri görevlendirdiğini bu sebeple diğer nişanlının nişanı bozması durumunda kişilik hakkının ihlal edildiği (Y3HD)
- Manevi Tazminat; TMK m.121’de nişanın bozulmasının bir sonucu olarak manevi tazminat düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna göre manevi tazminat talep edebilmek için; nişanın tek taraflı olarak bozulmuş olması, davalının kusurlu olması ve davacının kişilik haklarının zarara uğraması gerekmektedir. Manevi tazminat talep edecek tarafın, nişanın bozulması sebebi ile “kişilik hakkı” ihlal edilmiş olmalıdır.
Yargıtay; nişanlıların sonrasında resmi nikâh yapılacağına inanarak ailelerinin ve çevrelerinin katılımı ile bir düğün gerçekleştirdiği ancak daha sonra nişanlılardan birinin resmi nikâh yapmaktan vazgeçmesi durumunda diğer nişanlının kişilik hakkının ihlal edildiği… (Y4HD)
Nişanı haklı sebebe dayanmadan bozan taraf veyahut kusurlu davranışı ile nişanın bozulmasına sebebiyet veren taraf tazminat ödemeye mahkum edilebilir. Burada önemli olan kusurun varlığıdır ve ağır kusur aranmaz. Manevi tazminat davası açacak olan nişanlı bu davayı yalnızca diğer nişanlıya karşı açabilir. Nişanlı dışında kalan diğer kimselere açılacak olan tazminat davası ise genel hükümlere göre olabilir. Manevi tazminatın konusu ise para dışında herhangi bir edimin yerine getirilmesi olamaz. Örneğin nişanlı, manevi tazminat kapsamında kendisinden özür dilenmesi talebinde bulunamaz.
Nişanın bozulmasının, taraflarda değişik şiddet ve ölçülerde de olsa üzüntü yaratması ve menfaatleri haleldar etmesi doğaldır. Doğal olan bu üzüntü ve menfaat ihlali manevi tazminata esas alınmaz. Bir kere nişanlandıktan sonra tazminat ödeme tehdidi altında bulunmak suretiyle evlenmeyi taraflar için zorunlu hale getirebilecek şekilde manevi tazminata hükmedilemez. Ancak nişanın bozulması nedeni ile fahiş bir zarar doğmuş ve bu nedenle kişilik hakları da saldırıya uğramış ise bu durumun ispatı halinde manevi tazminata hükmedilebilir. (Y3HD)
- Hediyelerin İadesi; Nişanlılık süresince verilen hediyeler, ileride evlenmenin gerçekleşeceğine duyulan inanca dayalı olarak verildiklerinden, nişanlılık sona erince kural olarak nişanlıların birbirlerine verdikleri hediyeleri geri vermeleri gerekir. Hediyelerin iadesi için nişanlılığın evlenme dışında bir sebeple sona ermesi gerekir. Verilen hediye aynen veya mislen geri verilemeyecek durumda ise sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istenilebilir. Hediyelerin geri istenebilmesi için öncelikle, iadesi istenen hediyelerin nişanlılık dolayısıyla verilmiş olması gerekmektedir. Taraflara nişan merasiminde takılan takılar ve verilen paralar bu kapsamdadır. Yine iadesi istenen hediyelerin ekonomik değere sahip olması gerekir. İadesi istenilen şeylerin “hediye olarak verilmiş olması” şart olup, hediye olarak verilmeyen, örneğin ahlaki bir ödevin ifası için verilen şeyler hediye kavramına girmediği için iadesi talep olunamaz.
Hediyeler yalnızca nişanlılar tarafından değil, nişanlıların ana babası veya ana babası gibi davranan kimseler tarafından da verilmiş olabilir. Ayrıca geri verilecek hediyelerin alışılmışın dışında hediyeler olması gerekir. Örneğin nişanlının diğer nişanlıya aldığı altın küpe mutat hediye sayılmazken, hediye ettiği bir ceket mutat hediye sayılır ve iadesi istenemeyecektir. Yine, nişanlanma esnasında takılan nişan yüzükleri de mutat hediye olarak kabul edilmekte ve bunların iadesinin gerekmediği yönünde kararlar mevcuttur. Maddi ve manevi tazminatta karşı tarafın kusurlu olması aranırken, hediyelerin iadesinde tarafların kusurlu olması aranmaz.
Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre, nişan yüzüğü dışındaki altın ve ziynet eşyası mutat hediye kapsamında olmayıp iadesi gereken hediyeler olarak değerlendirilmektedir. Hal böyle olunca mahkemece; yanılgılı değerlendirmeyle, mutad hediye olan ve iadesi gerekmeyen nişan yüzüğünün iadesi yönünde hüküm tesisi doğru görülmemiş (Y3HD)
Hediyelerin iadesini nişanlı ile beraber nişanlının ana babası ya da onlar gibi davranan kimseler de talep edebilirler. Geri istenecek hediyelerin yalnızca nişanlılara verilmiş olan hediyelerdir. Eğer nişanlı, nişanlının ana babası veya ana babası yerine hareket eden üçüncü şahıslar, diğer nişanlının ana babasına veya ana baba yerine hareket edenlere hediye vermiş ise, bu hediyeler TMK m.122 kapsamında geri istenemez ancak sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenebilir
Kullanılmakla eskiyen ya da tüketilen eşyaların iadesine karar verilemeyeceği gözetilmeden ayakkabı ve giyim eşyası vb. kullanılmakla eskiyen eşyaların bedeline hükmedilmesi de doğru değildir. (Y3HD)
Zamanaşımı Süresi: Nişanın sona ermesine bağlı olarak maddi, manevi tazminat ile hediyelerin iadesi talebi bir yıllık zamanaşımına tabi olup, bu süre geçtikten sonra TMK’nın 120, 121 ve 122. maddeleri kapsamında talepte bulunulamayacaktır.
Kaynakça;
- 4721 Sayılı TMK
- 6098 Sayılı TBK
- ALP SHİN, Sinem Naz, Nişanlanmanın Hüküm ve Sonuçları
- ERGÜNE, Mehmet Serkan, Nişanın Bozulmasında Maddi Tazminat, İÜHFM C. LXXW, S. 2, 2016, s.757-771
- ÖZEN ARSLAN, Damla, Nişanlanmanın Sona Ermesi ve Sonuçları, NKÜ HF Dergisi 2022/1
“Hukuki konularda hak kaybına uğramamak için avukatınızdan destek almanızı tavsiye ederiz.”
Bu makale, makalenin yazım tarihi itibarıyla yürürlükte olan mevzuat dikkate alınarak Av. Arb. Erol Aslan tarafından hazırlanmıştır. Her olaydaki maddi vakalar ve özellikleri ile bunların uygulama ve sonuçları farklı olacağından, bu makale yalnızca bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmış olup, bir hukuki görüş veya öneri teşkil etmez ve bu şekilde yorumlanamaz.