Liderlik burada başlar.

Gücümüzü Emen Korku Merkezli Düşünce: “Sadece Bekle ve Gör”

     Hepimizin içinde bir parça da olsa korku hissi var, ancak önemli olan korkularımıza nasıl tepki verdiğimizdir. Diğer taraftan birçok kişi bu korku hissinin karar vermelerini ne kadar derinden etkilediğinin farkında bile değil. Korkak ve sahte liderler bahaneler üretir, devekuşu misali kafalarını kuma gömer ve genellikle kolay yolu seçerler. Gerçek liderler ise yüzleşmesi gerekenlerle yüzleşir ve yapılması gerekenleri yapar.

     Belirsizliklerin sıkça yaşandığı günümüz iş ortamında hata payı çok düşük olduğundan, mümkün olduğunca soğukkanlı ve net düşündüğünüzden emin olmak istersiniz. Çünkü, eylemsizlik içinde olmak dahil her eylemin birtakım sonuçları vardır. Bu konuda dürüstçe yanıtlamamız gereken soru: Şirketi veya ekibini korku dolu bir düşünceyle mi yönetiyorsun? Bu sorunun cevabına ulaşmak için isterseniz bazı basit kriterlere bakalım;

  • Cesur ve kararlı adımlar atmaktan kaçınarak, sıklıkla en kolay yolu mu seçiyorsun? Ya başarısız olursam, reddedilirsem! Harekete geçmekten kaçınmak, kısa zaman içinde genellikle daha kolay yol olarak görülür ama aynı zamanda sıradanlığa ve durgunluğa giden kesin bir yoldur. Soruya cevabınız “Evet” ise muhtemelen en kısa zamanda ve rahatsız edici düşüncelerin gölgesinde yapmanız gereken şeyi neden yapmadığınızı sorguluyor olacaksınız.
  • Riskten kaçınmak için fırsatlardan haberin yokmuş gibi mi davranıyorsun? Küçük teatral bir rol, aslında ne bildiğini bilmiyormuş gibi davranıyorsun. Kısa vade de acıdan kaçınmanızı ve iyi hissetmenizi sağlar, ancak zamanla ağır bir bedel yaşatır. Oysa bir lider olarak göreviniz, gerçeğin gözlerine bakmak ve verilmesi gereken zor kararları alabilmek için onu tüm gerçekliğiyle kabul etmektir.
  • Odaklanma zorluğu mu yaşıyorsun? Odaklanma, dayanıklılık, sabır ve cesaret gerektirir. Odaklanmayı sağlayamaz ve bilgi selini yönetemezseniz kaosun içinde boğulmaya hazır olun. Dikkatiniz kolayca dağılır ve her fikre kolayca kapılırsınız. Yüzeysel olan ve parlatılmış her fikre kapılmamak ve “Hayır” diyebilmek önemli konulara olan odaklanma zamanınızı artırır.
  • Ekibinizdeki gereksiz ağırlık ve sürtünmelere karşı kayıtsız mı kalıyorsun? Veya akıntı içinde sürüklenmeye neden olan konuları görmezden mi geliyorsun? Liderlerin, başlıca görevlerinden biri engelleri ortadan kaldırmak yani özünde engelleri kaldırıcı bir rolü vardır. Cesur olun ve gerek sizin gerekse personelin; üretken, yönlendirilmiş ve odaklanmış kalabilmesi için ayak bağı olan engelleri ortadan kaldırın. Bu engel, sizi veya ekibinizi gerçek performansından alıkoyan bir yönetim anlayışı, kişi veya uygulama da olabilir.
  • “Henüz hazır değilim” bahanesinin arkasına mı saklanıyorsun? Birçok yönetici ve şirket, hazırlanmaya o kadar çok zaman harcar ki, neredeyse “Hazır olmak için” değil de hazır olmaya hazırlanmaya odaklanırlar. Komisyonlar, toplantılar, değerlendirmeler, kontroller vs. Aşırı hazırlık bir noktadan sonra korku ve güvensizliğin sonucudur. Başarısız olmak istememe düşüncesinin arkasında sürekli hazırlanarak uygulamayı yani gerçeklik anını ertelersiniz. Boşa harcanan zaman ve boşa yapılan masraflar. Hazırlanmak, araştırma yapmak tabii ki olmalı hatta gerekli. Ancak “Tam olarak hazır değiliz” gizem perdesinin arkasına saklanmayı bırakın. “Yeter artık” deyin ve bir noktadan sonra koşullar mükemmel olmasa bile uygulamaya geçin.
  • Sürekli olarak başkalarını mı suçluyorsun? O halde zor koşullarla başa çıkmak veya mücadele etmek yerine, enerjinizi tüketen verimsiz bir tercih içindesin. Koşullarını veya bakış açını değiştirmek veya iş birliği yapmak yerine bir başkasından kaynaklanan sorun olduğu için harekete geçmezsiniz. Mağdur düşüncesi sadece bireyleri değil tüm departmanları dolayısıyla şirketi etkiler. Sürekli birilerini suçlamak, aynı zamanda sizi de kontrolünüzde olmayan bir besili kurban konumuna sokar. Oysa kararlarınız, düşünceleriniz ve eylemlerinizin sonuçlarından sorumlu olduğunuzu kabul etmek size bir inisiyatif ve hareket alanı yaratır. Harekete geçmenizi sağlar.
  • Başarı yerine çabayı mı ödüllendiriyorsunuz? İşte… Şimdi, yandı gülüm keten helva. Beklentiler konusunda fazla “yumuşak” olmak başka bir deyimle “Elinden gelenin en iyisini yap yeterli” demek bana göre bir gaftır, hatadır. Çünkü kişiler, siz onları bu yönde cesaretlendirdiğiniz, alıştırdığınız ve motive ettiğiniz için başarıya ulaşamayacaklardır. Birinin performansı yönlendirmesi gerekiyor. Başarıya ulaşmak için o kişinin tepeye bayrağı dikmesi ve sürece odaklanması gerekiyor. Bunu sağlayacak olan ise yani o birisi sensin. Etkili liderler, beklenen sonuçları mümkün olan en etkili ve insancıl şekilde ortaya koyarlar ve bunlara uymamanın sonuçları konusunda nettirler. Bazı liderler veya yöneticiler ise çalışanlarını üzmekten endişe duyabilir ve bu nedenle yüksek beklentiler oluşturmaktan kaçınırlar. İnsanların işlerinden keyif aldıkları, işe gitmeyi sabırsızlıkla bekledikleri, mutlu ve kişilerin birbirlerine saygılı bir işyerine inanıyorum. Ancak aynı zamanda daha az sızlanmayı ve daha çok odaklanmayı, daha az zaman harcamayı ve daha fazla kişisel sorumluluğu, neden yapılamadığı konusunda art arda yapılan toplantılar yerine kişisel farkındalığı, inisiyatif kullanmayı ve yaratıcılığı da destekliyorum.
  • Çıkan veya çıkabilecek problemler dizinizi mi titretiyor? Problem çözme, liderliğin temel bir parçasıdır. Aynı zamanda kişiler üzerinde oluşturacağınız güvenirlilik ve saygınlığın önemli bir parçası. Ancak her sorunun üzerine telaş içinde balıklama atlayarak çözmeye çalışmayın. Çözümlere ne kadar çok dahil olursanız, kişilerin size aşırı derecede bağımlı hale gelme olasılığının da o kadar yüksek olacağını unutmayın. “Olur mu öyle şey?” demeyin. Gelip sorunlarını çözeceğinizi bilirlerse sizin çözmenizi beklerler. Ayrıca en önemlisi de onlara güvenmediğinizi hissedeceklerdir. Kaygınızı yönetin ve başkalarına biraz olsun güvenin. Çalışanlarınız duruma ayak uyduracak, hatta pratik bir çözümle sorunları çözecektir. Hepimizin kontrol konusunda derin bir dürtüsü var ama ileri gitmek hem lideri hem de çalışanların mutsuzluğuna neden olabilir.
  • Aşırı kontrolcü müsün? Peki, başka birinin kontrolü altındayken siz kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Aşırı kontrolcü biriyle çalıştığınızı veya hatta öyle biriyle evli olduğunuzu bir an için hayal edin. Kabusu yaşar veya yaşatırsınız.

     Sonuç olarak, korku merkezli liderliğin sonuçları, iş yerinin de ötesine geçen hasarlara yol açar. Bildiğiniz şeyleri yapmamaktan, kararsızlıktan veya kötü kararlarınızın sonuçlarını yönetmekten kaynaklanan kaygı; arkadaşlarınıza, ailenize ve hayatı yaşamaya değer kılan dış etkenlere harcayabileceğiniz enerjiyi tüketir. Bekleme, erteleme veya birilerini suçlama oyununu oynama tuzağına düşmek özellikle de beklenmeyen ve istenmeyen durumlar karşısında çok kolay. Ancak sorun şu ki, siz beklerken zaman ve fırsatlar yanınızdan geçip gidiyor ve ilerlemeye devam ediyor. Korku merkezli “Sadece bekle ve gör” düşüncesi tüm gücünüzü emer. Diğer bir seçenek ise değişmek ve yeni durumunuzdan en iyi şekilde yararlanmanın bir yolunu bulmaktır.

     Liderlik becerilerini geliştirmek için her bir sorudaki yeteneğinizi kendinizle baş başa kalarak değerlendirin. Değerlendirmenizin liderlik etkinliğiniz üzerindeki etkisini belirleyin. Ardından, iyileştirme için hedefler koyun ve geliştirin. Rutin işler arasında kaybolmayan, sorumluluk alanının bütününü görebilen, problemi tespit edebilecek mesafede duran ancak çözümü ekibe bırakan ve kendini geliştiren liderlik anlayışı ile hem ekibinize ilham kaynağı olur hem de hayallerinize ulaşmak için bol bol zaman kazanabilirsiniz. Yeter ki, değişime ayak uydurarak, kendinizi geliştirerek ve inanarak ayaklarınız kireçlenmeden ilk adımınızı kararlılıkla atın.

Tecrübeleriniz ışığında farklı görüşleriniz ile bakış açımızı derinleştirecek fikir ve önerilerinizi yorumlarınızla paylaşmak ister misiniz? 

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir