Liderlik burada başlar.

Kibir: Başarısızlık Yolu

Photo by Alessio Soggetti on Unsplash

En sevdiğim kitaplardan biri Jostein Gaarder’a ait “Sofie’nin Dünyası” adlı kitabı olmuştur. Sofie, bir gün posta kutusunda bir zarf bulmuştur: “Kimsin sen?” Evet, soruyu konumuza çevirirsek “Ben bu muyum?” Mesaj basit, ancak derin. Kendinizi çok fazla düşünmek sizi gerçeklikten koparabilir ve daha mütevazı bir insan için imkansız olan hatalar yapmanıza neden olabilir.

İş dünyasında veya başka herhangi bir alanda liderlik hakkında bir şeyler bilen herkes, kendine güven ve kendi kendini yönetmenin öneminin farkındadır. Özsaygısı kronik olarak düşük olan bir kişi, başkaları için asla başarılı bir ilham kaynağı olamaz. Başarılı bir girişim yürütmek için gerekli sorumluluğu üstlenemez. İhtiyaç duyulan şey, güçlü bir benlik algısını, kişinin hata potansiyelini kabul etmesiyle birleştirme yeteneğidir. Ve kabul ediyorum; bu dengeyi korumak kolay değil. Kendinizi önerilere ve eleştiriye açtığınızda, bunu kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışanlar her zaman olacaktır. Öte yandan, aşırı derecede savunmacı olmanıza izin verirseniz katı ve otoriter olursunuz, bu da yetersiz bilgilendirilmiş, işlevsiz eylem biçimlerine yol açar.

Etkili liderler, kısa vadede oluşan itaat veya itaat üreten etkilere pek güvenmez çünkü aynı şekilde o kısa sürede içinde de geri tepebilir. Bu nedenle; başkalarının kendi amaçlarını, değerlerini ve vizyonlarını “içselleştirmeye” veya “kabul etmeye” yönlendiren davranış biçimlerini benimseme bilgeliğine sahip olmalıdır. Ortak noktaları, insanları hedeflere bağlı tutmayı başarmaları ve hedeflere ulaşmanın kolaylaştırıcıları olarak görülmeleridir.

Etkili liderler, kibir tuzağına düşmekten kaçınabilenlerdir. Hiç hata yapmadıklarından değil, sadece uzun süre yapmıyorlar. Bazı durumlarda, doğal “sorumluluk alma” eğilimleri bir süreliğine de olsa kontrolden çıkabilir. Ayrıca, yorgunluk, hayal kırıklığı veya sadece kötü bir gün geçirmiş olmaları nedeniyle de meydana gelebilir. Bazıları diğerlerinden daha fazla olsa da hepimiz netice de hassasız. Önemli olan, bunun astlar üzerinde kronik bir sorun haline gelmesine izin verilmemesi ve vermemeleridir.

Günlük rutinlerimizi sürdürürken özellikle kibirle ilgili şu üç konuyu akıldan çıkarmayın;

  • Kibirli davrandığınız durumları ve sonuçlarını not alın. Ayrıca, çok iyi olduğunuz ve tabiri caizse yok olduğunuz durumları da not edin. Ortaya çıkması kesin olan benzer durumlar da nasıl daha iyi davranabileceğinizi düşünün.
  • Kendiniz hakkında her zaman harika hissetmekte ısrar etmeyin, zaten tabiatın akışına aykırı ve bu nedenle gerçekleri görmezden gelmeyin. Hataları kabul etme, bunları tekrarlamama ve aşırı suçluluk duymadan yolunuza devam etmelisiniz.
  • Tek başınıza yürümeyin. Mümkün olduğunca güvendiğiniz kişilerin tavsiyelerini alın. Ayrıca liderlik eğitimleri ve etkinlikler için zaman ayırın. Pratik yapma, yeni fikirlerin filizlenmesi ve farklı açılardan düşünme yetkinliğinizi pekiştirir.

Hepsinden önemlisi, içimizdeki en iyiden çok, en kötüyü ortaya çıkarmaya çalışan karmaşıklık, değişim ve stres dünyasında olduğumuzu unutmayın. Daha ​​fazla gelişmeden yararlanabileceğimiz alanlara yönelmeliyiz. Öğrenmenin hatta kişisel gelişimin yaşam boyu süren süreçler olduğunu unutmayın. Kendinizi bitmiş bir kişi, fikir veya ürün olarak gördüğünüz an, “EVET”, işte o an rotadan sapmaya en yakın olduğumuz andır.

 

Tecrübeleriniz ışığında farklı görüşleriniz ile bakış açımızı derinleştirecek fikir ve önerilerinizi yorumlarınızla paylaşarak siz de bize ışık tutabilirsiniz.

Bir yorum ekleyin

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir